Okulsuz Toplum - Ivan Illich
1. Öğretmenlerin yeterliliği okullarda yapılabilecek faaliyetlere göre kısıtlanmıştır. Daha da ötesi, iş ve boş zaman sonuç olarak birbirine yabancılaşmıştır.
2. İnsanların, bir ürünün şekline, açıklamasına ve
reklâmına adapte olması, okullaşma tarafından gerçekleştirilen forınel eğitim
ölçüsünde kendi rollerinin oluşumuna da katkı sağlamaktadır.
3. Okulsuzlaştırılmış bir toplum, tesadüfi ve gayri
resmî eğitimi doğru bir yaklaşım olarak vurgular.
4. Çağdaş toplum bilinçli tasarımların bir sonucudur
ve eğitim fırsatları onlara uygun olarak tasarlanmak zorundadır.
5. Okul vasıtasıyla belli bir amaca uygun olarak
geliştirilmiş, tüm günü kapsayan eğitime olan güvenimiz günümüzde azalmaktadır.
6. Pedagojik anlamda modern toplumun yabancılaşması,
insanoğlunun ekonomik yabancılaşmasına nazaran daha kötüdür.
7. Gerçek bir eğitimi hayata geçirebilmek için
toplumun oluşumuna doğru olan yönelimin önünde duran en önemli engel,
Chicago’da yaşayan bir zenci arkadaşımın ifade ettiği gibi hayallerimizin
tamamen okullaştırılmış olmasıdır.
8. Durkheim, toplumsal gerçekliği iki dünyaya
ayırmayı kurallı dinin gerçek özü olarak tanımlamıştır. Doğaüstü varlıkları olmayan
ve aynı zamanda tanrısız dinler olduğunu, fakat bunların hiçbirinin dünyayı
kutsal olan şeylere, zamanlara, kişilere ve dünyeviliğin bir sonucu olan diğer
şeylere ayırmadığını mantıklı bir şekilde ortaya koymuştur.
9. Zorunlu okulların varlığı her toplumu iki dünyaya
bölmekledir: Bazı zaman aralıkları, süreçler, uygulamalar ve meslekler akademik
ya da pedagojik’tirler; diğerleriyse değildir.
10. Toplum çocukluk yaşını daha hızlı geçerse
gençler için yaşanabilir hale gelir.
11. Hepimiz sahip olduğumuz bilginin çoğunu okul
dışından elde etmişizdir.
12. Öğrenciler öğrendiklerinin çoğunu öğretmenin yardımı olmadan, hatta öğretmenlere rağmen öğrenirler.
13. Herkes nasıl yaşanacağını, en iyi, okul dışında
öğrenmektedir.
14. Bizler bir öğretmenin müdahalesi olmaksızın
konuşmayı, düşünmeyi, sevmeyi, hissetmeyi, oynamayı, lanet etmeyi, politika
yapmayı ve çalışmayı öğreniriz.
15. Eğitim ile ilgili araştırmalar, giderek artan bir şekilde, çocukların, arkadaş gruplarından, çizgi romanlardan, birtakım gözlemlerden; okul ritüellerindeki katılımdan onlara öğretmeye yeltendiklerine oranla daha çok şey öğrendiklerini göstermektedir.
16. Amerikalı her bir kolej mezununun maliyeti dünya
nüfusunun yarısının ortalama bir yaşam gelirinin beş katından daha fazla bir
meblağı bulmaktadır.
17. Okul her bir başarı seviyesi için, söz konusu
oyunun erken dönemlerinde kurulu düzen için kendilerinin iyi birer hizmetçi
olduklarını kanıtlayanları seçip ayırmaktadır.
18. Üniversite, hem öğrenme için kaynaklara hem de
sosyal rollerin bazı yetkilerinin tanınması üzerinde tekellere sahiptir.
Böylece hem mezuna hem de onu arayana çöpçatanlık eder.
19. Her bir okul derecesi, sahip olduğu etiketi
devamlı surette tüketicinin maruz kaldığı müfredat üzerine yıkmaktadır.
20. Sertifikalandırılmış üniversite mezunları ancak
ve ancak fiyat etiketlerini üstlerinde taşıyan insanların yer aldığı bir
dünyaya uygun düşmektedir.
21. Her bir ülkede üniversite mezunlarınca
gerçekleştirilen tüketim diğer insanlar için bir standart ortaya koymaktadır.
22. Bir ülkede ne kadar az sayıda üniversite mezunu
varsa o kadar çok sayıda kişi üniversite mezunlarının eğitilmiş taleplerini
kendilerine model olarak benimsemektedir.
23. Üniversite mezunuyla ortalama bir vatandaşın
tüketimi arasındaki büyük fark Birleşik Devletlerdekine nazaran Rusya’da,
Çin’de ve Cezayir’de daha da büyüktür.
24. Tüketim hedeflerinin yerleştirilmesinde üniversitenin
katkısı henüz yenidir. Pek çok ülkede, üniversiteler bu gücü toplum eğitiminde
eşitlik yanılsamasının yaygınlaşmaya başladığı 1960’larda elde etti.
26. Herkese pahalıya mal olan üniversitenin
meşruiyetini sorgulayan öğrenciler ve fakülteler, tüketim standartları
oluşturduklarının ya da üretim sistemine destek verdiklerinin kesinlikle
farkında değildirler.
27. Günümüzde okul sistemi tarih boyunca güçlü
kiliseler için geçerli olan üç işlevi yerine getirmektedir. Okul hem toplum
mitinin kaynağı, hem bu mitin tezatlarının kurumsallaştırılması ve hem de mit
ile gerçeklik arasında uyumsuzluğu tekrar üretecek ve gizleyecek olan ritüel
mekânıdır.
28. Öncelikle, bireysel öğrenmenin de toplumsal
eşitliğin de okullaşma ritüeliyle artırılamayacağını anlamadıkça eğitimde bir
reform söz konusu olamaz.
29. Okullarda ne öğretildiği söz konusu olmaksızın,
zorunlu kamu okullarının kaçınılmaz bir şekilde böylesine yoz bir toplum
oluşturacağını anlamadıkça tüketim toplumu olmaktan öteye geçemeyiz.
30. Okul sonsuz tüketim miti’nin de başlatıcısıdır.
Bu modern mit kaçınılmaz olarak bazı değerleri üreten sürece duyulan inanca
dayanmaktadır. Bu da beraberinde üretim için gerekli olan talebi meydana
getirmektedir.
31. Okul bize öğretimin öğrenmeyi ürettiğini
öğretmektedir. Okulun varlığı okullaşma talebini doğurmaktadır.
32. Bir kez, okula ihtiyaç hissettiğimizde, çalışmalarımız
diğer uzman kuramlarda söz konusu olan müşteri ilişkilerinin şeklini alma
eğilimi gösterir.
33. Okullarda, değerli bir eğitimin okula devam
neticesinde oluşacağı; eğitimin değerinin verilerle artacağı ve sonunda bu
değerin not ve sertifikalarla ölçülebileceği ve dökümanlaştırılabileceği
öğretilmektedir. Gerçekte, öğrenme edimi başkalarının yönetimine en az ihtiyaç
duyulan bir insan etkinliğidir.
34. Çoğu öğrenme edimi bir öğretimin sonucu
değildir. Daha ziyade, anlamlı bir oturumda engellenmeden gerçekleştirilen
katılımın bir sonucudur.
35. Bununla beraber, okul insanların kendi bireysel
kavrama gelişimlerini ayrıntılı plânlama ve amacına göre kullanmayla
ilişkilendirmektedir.
36. İnsan, bir kez okulun bir ihtiyaç olduğunu kabul
ettiğinde, diğer kurumlar için de artık kolay bir av haline gelmektedir.
37. Öğretilmeye alışan, hatta öğretimi kendi varoluş
sebebi sayan bir kişi emniyetini zorunlu eğitimde aramaktadır.
38. Okulun aşıladığı kurumsallaştırılmış değerler
sayılarla ifade edilmektedir. Okul, genç insanları, hayal güçlerinin ve
gerçekten de insanın kendisinin dahil olduğu her şeyin ölçülebileceği bir
dünyanın mensubu haline getirmektedir. Fakat, bireysel gelişme ölçülebilir bir
meta değildir. O, ne herhangi bir çeşit baskıya ya da herhangi bir müfredata
karşı ölçülebilirdir ne de bir başka kişinin başarısıyla karşılaştırılabilen
disiplin altındaki muhalifler arasında gelişebilir.
39. Kendi gelişmelerinin değerlendirilmesi için
diğerlerinin standartlarına boyun eğen insanlar bir süre sonra aynı kuralı
kendilerine de tatbik etmeye başlamaktadırlar. Bu kişiler artık kendi yerlerine
konulmamak zorundadır.
Fakat her şey yerli yerine oturuncaya kadar
kendilerini atandıkları mevkilerine yerleştirmekte, elde etmeleri öğretilmiş
olan uygun yerlere kurulmakta ve bu süreç içerisinde herkesi ve meslektaşlarını
da yerli yerine yerleştirmektedirler
40. Mevki elde etmek amacıyla okullaştırılmış
insanlar, ölçülemez yaşantıların ellerinden kayıp gitmesine müsaade
etmektedirler. Bu kişiler için, ölçülemez olan, ikincil plâna düşmekte ve aynı
zamanda, tehlike ve tehdit oluşturmaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder