Kendine İyi Davran Güzel İnsan - Beyhan Budak



🌟 Yaşadığın sorunlarla ilgili ilk yapmamız gereken, geçmişten yük olarak getirdiğin, cebindeki çakıltaşlarını fark etmeni sağlamak ve bunları derleyip toplayıp, bir kenara kaldırmak. İkinci olarak, şu anda seni olumsuz etkileyen fazlalıklardan kurtulmak. Ve en sonunda kişisel dönüşümün ve ruhsal dengenin kapısını aralamak.

🌟 İnsan hangi yola çıkıyorsa çıksın, başlangıç noktası kendisi olmalıdır. İnsanın kendi içinden başlamayan herhangi bir girişim ve değişim çabası başarısızlıkla sonuçlanacaktır.

🌟 Sen kendini sevmiyorsan diğer insanlar da sana, umduğun değeri vermiyor. 

🌟 Bir insana en büyük zararı diğer insanlar değil kendisi veriyor.

🌟 İnsan, içindeki sağlıklı olan tarafı yani kendi güzel insanını keşfettikçe, hem kendine hem de çevresine karşı daha iyi oluyor. 

🌟Niyet etmek yola çıkmak demektir. Bu yolun bir sonu yok ama sadece yolda olabilmek bile büyük bir değişim. 

🌟 Seni engelleyen ve dibe çeken şeyleri keşfettikçe, bugüne kadar neden tam anlamıyla huzurlu olamadığını, gerçek potansiyelini ortaya koyamadığını fark edeceksin. Bazen ilaç niyetine hayatına aldığın şeylerin seni nasıl zehirlediğini göreceksin. 

🌟 Zihninde oluşan hayalle gerçeğin arasındaki fark ne kadar fazlaysa, hayal kırıklığın da o kadar yoğun olacak.

🌟İki türlü alarm vardır: Bedensel ve psikolojik alarmlar. Bedensel alarmlar, psikosomatik dediğimiz psikolojik kaynaklı rahatsızlıklardır. Bunlar geçmeyen baş ve vücut ağrıları, mide ve cilt sorunları ya da saç dökülmesi gibi problemler olabilir. Psikolojik alarm olarak panik bozukluk, kaygı bozukluğu, maskeli depresyon ve obsesif kompulsif bozukluk gibi psikolojik problemler sayılabilir. Bu problemlerin ortak özelliği, bir alarm niteliği taşıyor olmalarıdır. Hepsinin ortak mesajı şudur: “Hayatında düzeltilmesi gereken bir problem var, bunu çözmelisin!”

🌟Bir davranışın tercih mi zorunluluk mu olduğunu anlamanın en temel yolu kendine “Yapmak zorunda hissettiğim şeyin aksini de, istesem aynı rahatlıkla yapabilir miydim?” sorusunu sormandır. Eğer ki bu soruya verdiğin cevap hayırsa, sen iyi görünen şeyleri öyle yapman gerektiğini öğrendiğin için ya da başka şekilde davranırsan insanların senin hakkındaki olumsuz düşüncelerinden korktuğun için yapıyorsun demektir. 




🌟Bizi kötü etkileyen şey, hayatımızdaki küçük ya da büyük olumsuz olayların etkisinden daha çok yaşadığımız kötü şeylerin hiç geçmeyeceği inancıdır. 

🌟 Geçmişinde bazı şeyleri yaşamış olman, benzerini yaşadığın zaman ortaya çıkacak olan olumsuz duyguları tamamen engellemez elbette, ama çözümsüzlüğün ve acının içinden daha çabuk çıkmanı sağlar. 

🌟Herhangi bir kötü olay yaşadığın zaman, ne kadar da kötü şeyler yaşadığını düşünüp, mahvoldum demek yerine, geçmişine bir dön bak bakalım, orada şu an yaşadığına benzer bir olay bulabilecek misin? Geçmişte bu konuyu nasıl çözdüğünü hatırlamak sana çok yardımcı olacaktır.

🌟 Zihnimizin bir özelliği vardır, eğer ki bir düşünce sonuca ulaşmamışsa ve yarım kalmışsa, zihin durmadan yarım kalanı tamamlamaya çalışır. Çünkü zihnimiz belirsizliği sevmez. 

🌟İşlevsel olan düşünce, sorun ortaya çıktığında ya da sorunla ilgili yeni bir gelişme olduğunda ilk zamanlardaki çözüm odaklı düşüncelerdir. 

🌟 Çok fazla susuyorsan, bağırmaman gereken yerlerde bağırırsın. 

🌟Yaşadığımız olayları değerlendirirken en sık yaptığımız hatalardan biri duygularımızla gerçekleri karıştırmaktır.  

🌟 Aslında duygular, yok saymamamız ancak aşırı ciddiye de almamız gereken şeylerdir. Hissettiklerin gerçeklerin olmayabilir. 

🌟 Aşırı duygusallık konusunda üzerinde durmamız gereken konulardan biri de kişiselleştirme tuzağıdır. Kişiselleştirme tuzağı kişinin aslında kendisi ile ilgisi olmayan bir yaşam olayını ya da başka birisinin davranışını kendisine bağlamasıdır. 

🌟 Diğer insanlarla ilişkilerimiz söz konusu olduğunda, duygusal insanlar, belirsiz kalan her durumu kendileri doldurma eğiliminde olabilir. 


🌟 Dengesiz duygu dağılımı dediğimiz durumda, dışarı çıkması gereken duygular içeride kalır, bu duygular hiç çıkmaması gereken yerlerde ve umulmadık insanlara karşı ortaya çıkabilir. 

🌟Ruh sağlığı için en önemli gerekliliklerden birisi kişinin duygularını ifade etmesidir. İfade edilmeyen duygular içeride birikmeye başlar, diğer davranışlarımızı da etkiler.

🌟Dengesiz duygu dağılımı konusunda dikkat etmen gereken her şey, içinde duygularını bekletmemen gerektiğidir. İçinde biriken güzel şeyleri de, kötü şeyleri de kocaman olmadan karşı tarafa ifade etmelisin.

🌟Yaşadığımız olayların tek başına bir anlamı yoktur, onlara anlam yükleyen bizlerizdir. Ve bu anlam yüklemelerimizin neticesinde ortaya ilk olarak düşünceler, sonrasında ise duygular çıkar. 

🌟 İnsanlar en başta diğer insanların kendileri hakkındaki düşüncelerini ve davranışlarını, kendileriyle ilgili eksik gördüğü yerleri ya da başlarına gelmesi muhtemel ancak yüksek ihtimal dahilinde olmayan şeyleri takıyorlar.

🌟Seni rahatsız eden düşünceyle savaş için harcadığın her çaba karşı tarafı daha da güçlü hale getirecektir.

🌟Hayat olaylarının ortaya çıkardığı genel stres seviyesi, rahatsız edici düşüncelerin gücünü artırabilir. Böyle zamanlarda dikkat etmen gereken ilk şey, kafana takılan düşünce konusunda yeterince düşünüp düşünmediğine karar vermen olacaktır.

🌟Yaşadığımız bütün acılar, belki biz bunları hak etmesek de bize farklı bir deneyim sunuyor, olgunlaşmamızı ve demlenmemizi sağlıyor.

🌟Herkesin seni sevmesini beklersen, seni sevenlerle yetinemezsin. Çünkü çoğu zaman, seni sevenler dikkatini çekmez. Her zaman seni sevmeyenlere odaklanırsın ve kendini onlara sevdirmeye çalışırsın. Bu bir döngü halini alır ve her daim bir eksiklik hissedersin.

🌟 Geçmişindeki sevgi eksikliğinin tamamlanması için herkesin onu sevmesini bekleyen birinin dikkatini de çoğunlukla onu sevmeyen insanlar çekiyor.  



🌟 Güzel insanları fark etmek için dikkatini onlara doğru çevirmelisin.

🌟 Maalesef ki hayatımızın büyük bir bölümünde insanları önce kafamızda biçimlendiriyoruz, sonrasında gerçekleri kafamızda biçimlendirdiğimiz haline uydurmak istiyoruz. Durum böyle olunca, aslında hiç olmayacak insanlara sırf kafamızdaki haline olur da uydurabilirsek diye, çok fazla emek harcıyoruz.

🌟 İnsan temelde âciz olduğunu anladığı zaman bazı şeyleri çok daha kolay kabullenebiliyor. 

🌟Eğer ki kişi kendisini psikolojik olarak korumayı beceremezse, uzun vadede zarar görüyor ve bu durum psikolojik problemlere neden olabiliyor.

🌟 Eğer ki değiştiremeyeceğimiz şeyler varsa karşı tarafta, kabullenme yolunda karşımıza iki seçenek çıkıyor: Ya onu kabullenip sevebiliyorsak bu haliyle seveceğiz ya da fiziksel/zihinsel olarak ondan uzaklaşacağız.

🌟 Sorunlarına kabullenici yaklaşırsan onlarla boş yere savaşmak yerine buna harcayacağın enerjiyi, sorunların çözümüne harcayabilirsin.

🌟 Kendimize ilişkin güçlü olma ve zayıflık algısının bir dengede olmaması bizim içsel dengemizi de bozacaktır.

🌟 İlk başta her şeyi başaramayabileceğini kabullenmelisin. Senin üzerine düşen, elinden geleni yeterince iyi bir şekilde yapmak. Bütün bunlara rağmen sen çok çaba göstersen bile, senin elinde olmayan sebeplerden dolayı yine de bazı şeyler olmayabilir. Ama bunların olmaması senin hatan değil. Bazen bir sebebi olmaksızın olmaz. Böyle bir durumda kendini suçlaman, çok zarar verici olacaktır. 

🌟 Zayıf olduğunu hissettiğin zamanlarda kendine acınası bir varlıkmış gibi davranmamalısın. Böyle olunca kendini güçsüzlüğünden kaçmak zorunda hissedersin, kendine öfke duymaya başlarsın ve içsel huzurundan uzaklaşır kendine yabancılaşırsın.

🌟 Seni mutlu eden şeyleri artırdığın zaman mutluluğunda kısmi bir artış olabilir, ancak bunların sayısını çoğaltırsan buna da alışırsın ve bu yapılan eylemler seni eskisi gibi mutlu etmemeye başlar. 



Yorumlar

Popüler Yayınlar