İki Dirhem Bir Çekirdek - İskender Pala
Lahanacı bamyacı: Dilimizde,
sırf şenlik olsun diye davranan, bir amaca yönelikmiş gibi gayret ettiği hâlde
işe yaramayan şeyler yapan kişiler için bu deyim kullanılır.
Türkçede "maval
okumak" diye de bir deyim vardır:'Asılsız söz söylemek, faydasız konuşmak;
aldatmak, kandırmak, hileye sapmak" gibi anlamlar imfade eder.
Maval
kelimesinin aslı Arapça "mevval"dir. Mevval, uzun hava biçiminde bir
tür ezgi ve teganninin adıdır, Arapların halk türkülerindeki nakaratları
oluşturan ve genellikle uzatılarak söylenen anlamsız "yalelli"
sözleri göz önünde bulundurulursa, mavalın niçin "faydasız lakırdı"
anlamına geldiği anlaşılabilir.
Her kafadan bir sesin çıktığı,
kalabalık bir mekânda, meclis adabını çiğneyerek, ikişer kişinin birbiriyle
lafladığı ve seslerin bir uğultuya dönüştüğü durumlar, tam da muhavere-i
Tebabüliye sayılır.
Yıllar tahsil görmüş, ilim
öğrenmiş kişiler hakkında "mürekkep yalamış" denir. Bu deyim bize
matbaadan evvelki zamanların el yazması kitapları ve hattatları yahut
müstensihlerinden yadigârdır.
Nimeti külfetinden az veya
elde edilen kârın, harcanan emeğe değmeyeceği durumlarda söylenen bir
sözümüz vardır: Pösteki saymak. İmkân harici gibi görünen bir şey için boşa
gayret sarf etmenin mantıksızlığını anlatır.
Rahmet okutmak
deyimi, aşağı yukarı "Gelen, gideni aratır" atalar sözünün
karşılığıdır. Kötülükte sonra gelenin, önce geleni bastırmış olması hâlinde
"Rahmet okuttu" deriz.
Atalarımızın tanıdığı goygoycular,
muharrem ayının ilk günlerinde küme hâlinde, kapı kapı dolaşarak yardım
toplayan görme özürlü kişilerdi.
Dilimizde Hacı Mandal mührü diye bir
deyim vardır genellikle, dediğim olsun da sonu nereye varırsa varsın, makamında
kullanılır.
Giyim kuşamına özen göstermiş, şık
ve süslü kıyafetleriyle dikkat çeken insanlar hakkında sık sık "iki dirhem
bir çekirdek" sözü kullanılır. Bu yakıştırma, ağırlık ölçüsü olarak
okkanın kullanıldığı eski devirlerden kalmadır.
"Eline, beline, diline"
düsturu ise hakikat yolcusunun kendine ait olmayan bir şeyi almaması, uygunsuz
kelâm söylememesi ve kimsenin namusuna halel getirmemesi demektir.
Uyuyan birini
uyandırmak için onu sarsmak yahut adını ünlemek abestir. Bunun yerine yastığına
parmak uçlarıyla vurulup hafif sesle "Agâh ol erenler!" denilir.
Uyanan kişinin de yataktan kalkarken
yastığını öpüp yorganıyla görüşmesi (görüşmek, tasavvuf tabiatındandır ve
öpmek, yahut öpermiş gibi dudağa değdirmek manalarına gelir) bir edep
kaidesidir.
Hicrî ayların sırası
şöyledir: Muharrem, safer, rebiyülevvel, rabiyülâhir, cemaziyülevvel,
cemaziyülâhır, recep, şaban, ramazan, şevval, zilkade, zilhicce.
Tarihî manasıyla
alkış, "Padişahlar ile vezirler hakkında, halk tarafından hep bir ağızdan
söylenen dua sözleri"dir. Eskiden bayram merasimlerinde, cuma
selâmlıklarında ve muhtelif kutlamalarda bu tür temenniler sıkça duyulur imiş.
Aba da bir kaba da
bir giyene (Güzel de bir çirkin de bir sevene): İnandığı şey adına her şeyi hoş
gören; ince eleyip sık dokumayan, meşrebince yaşamak için başkalarının
ayıplamalarını hiçe sayan.
Eski gemiciler,
müsait rüzgâr altında zaten rotasına uygun seyretmekte olan bir geminin,
dostlar alışverişte görsün diye, idaresini ele almağa yeltenen gösteriş
meraklılarına, eyyam reisi derlermiş.
Menfaatini düşünen
ve güne göre davranan, gününü gün eden oportünist insanlara eyyamcı denir.
Eskiler, sabit ve
tutarlı bir tavır içinde olmayıp yel nereden eserse oraya göre eğilen kişilere,
eyyam reisi derlermiş.
Yorumlar
Yorum Gönder