İKNA DEHASI / STUART DIAMOND - KİTAP ALINTILARI- -6-
1.Arkadaşlarınızla, partnerinizle veya eşinizle çok
ateşli tartışmalar yaşamışsınızdır. Onlara ne kadar çok sakinleşmelerini
söylerseniz, o kadar çok sinirlenirler. Çünkü onlara sakin ol demeniz,
yaşadıkları duyguları değersizleştirmeniz anlamına gelir. İnsanlar kendilerine
değer verilmediğini hissettiklerinde, daha da duygusallaşırlar.
2. Karşı tarafın duygularıyla etkili bir şekilde baş
edebilmenin ilk adımı, duygusallaştıkları anı fark etmektir.
3.Üzgünken, sinirliyken ya da başka bir duygunun
kontrolü altındayken müzakereye devam etmeye çalışırsanız, amaçlarınızı ve
ihtiyaçlarınızı unutacaksınızdır. Böylece konu siz olmuş olursunuz. “Şu anda
konuya çok duygusal yaklaşıyorum, bu yüzden söylediğim her şeyi kastetmiyor
olabilirim," diyerek konuyu toparlayabilirsiniz.
4.Hazırlık konusunda aşırıya kaçmak amaçlarınızı
unutmamak için yaptığınız bir savunma şeklidir. Duygusallaşmaya başladığınızı
hissettiğiniz anda hazırlamış olduğunuz materyalleri gözden geçirmek sizi
sakinleştirebilir.
5.Beklentilerinizi düşürün. Eğer müzakereye
başlarken karşı tarafın zor, adaletsiz, kaba davranacağını, sizi kandırmaya
çalışacağını düşünürseniz, beklentilerinizi alçaltarak hayal kırıklığı yaşama
ihtimalinizi ve duygularınıza yenik düşme ihtimalini azaltmış olursunuz.
Müzakerede neler olacağı konusundaki beklentilerinizi düşürdüğünüzde hayal
kırıklığına uğrama ihtimaliniz çok düşüktür.
6.Araştırmalar gösteriyor ki, müzakere sürecinde
tehdide başvuran kişilerin başarılı olma ihtimali, tehdidi bir strateji olarak
kullanmayanlara göre yarı yarıya azdır. Peki o halde insanlar neden tehditlere
başvururlar? Bunun nedeni müzakere becerisi ve tecrübesi konusunda eksiklik
hissetmeleridir. İnsanlar sizi bir şey yapmaya zorladıklarında, saygınlıklarını
kaybederler.
7.Bazı kültürlerde saygınlığı kaybetmek insanları
şiddete, hatta cinayete ve intihara bile sürükleyebilir. Dolayısıyla
saygınlığın kaybolması özsaygı ile doğrudan bağlantılıdır. Tehditler saygınlığı
kaybettirdiği için, sonuç da genellikle direnmek olur.
8.Tehditle alakalı olan ama yine etkisiz olan bir
başka yöntem de "işine gelirse," taktiğidir. Bu tutum insanları
kuşkuya düşürür ve anlaşma olasılığını azaltır.
9. Tehditler insanların duygusallaşmalarına neden
olarak, onlardan beklediğiniz şeyleri daha iyi görmelerini engeller. Duygular
insanları, kendi kendilerine verebilecekleri zararlar konusunda daha dayanıksız
yaptığından, tehditlerinizin hedefindeki kişiler tehditlerinizi sizin
istediğiniz oranda ciddiye almazlar.
10.Duygular insanların bilgi işleme kabiliyetini
azaltır. Bu da yaratıcı seçenekleri keşfetmek için yeterince zaman
harcamamalarına neden olur. Tüm durum ve gerçekleri göz önünde bulunduramazlar.
Pastayı genişletecek fırsatlar aramazlar. Hatta çalışmaların gösterdiğine göre,
duygusal insanlar karşı tarafa zarar vermeyi, iyi bir laşmaya vararak
ihtiyaçlarını karşılamaktan daha fazla önemserler.
11. Araştırmalar, karşı tarafı “ister al ister alma”
baskısı altına almanın, olumsuz yanıt alma olasılığını artırdığını gösteriyor.
İnsanlar bu tip davranışların yersiz olduğunu düşünerek bazen sırf inat için
bile çok iyi anlaşmalardan vazgeçebilirler. Yine araştırma sonuçlarına göre,
olumsuz duyguların kullanıldığı tekliflerin sadece yarısı kabul edilir.
12. Araştırmacılar, öğretmenler ve müzakereciler
insanların müzakere sırasında karşı tarafın sadece mantıklı yönlerini değil,
duygusal yönlerini de dikkate almaları gerektiğini fark etmişlerdir. Bu durumun
sonucu genelde karışıktır ve her zaman işe yaramadığı görülmüştür.
Mesela yeni bir trende göre öfke ya da onaylama gibi
duygularınızı davranışlarınızda göstermenizin bir sakıncası yoktur. Bunu yapmak
tabi ki dürüstlüğe uygun değildir ve genellikle de bu tip davranışlar
manipülatiftir. Bu taktiğin kullanılmasının nedeni, karşı taraftaki insanın
duygusallaşmasını sağlamak ve böylece karşıdaki kişinin korkmasına ve normalde
yapmayacağı ve işine gelmeyen şeyleri yapmaya sevk etmektir.
13. İnsanlar duygusallaştıklarında, amaçlarına,
çıkarlarına, ihtiyaçlarına yoğunlaşmak ve etkin bir şekilde iletişim kurmak
yerine, cezaya ve intikam almaya yoğunlaşırlar. Anlaşmalar başarısız olur,
amaçlara ulaşılamaz, muhakeme yapılamaz ve bunların sonucunda insanlar
ihtiyaçlarını karşılayamazlar. Duygular müzakereye zarar verir ve yaratıcılığı
sınırlandırır. Yoğunluk kaybolmuş demektir ve karar alma mekanizması
zayıflamıştır. Genellikle misillemelere başvurulur.
14.Duygular etkili müzakerenin ve etkili
müzakerecilerin düşmanıdır. Duygusallaşan insanlar karşı tarafı dinlemezler.
Genelde tahmin edi. lemez hareketler ve tavırlar sergilerler kendi amaçlarına
çok zor ve yoğunlaşırlar. Bu yüzden genellikle kendilerini incitirler ve
amaçlarına ulaşamazlar.
15.Sorunların içerisinde gizli olan fırsatları
anlamak çok fazla zamanınızı almaz. Tek yapmanız gereken fırsatları aramak.
Karşılaştığınız sorunu baş etmeniz gereken bir engel olarak görmektense, bu
sorunu keşfedilmeyi ve geliştirilmeyi bekleyen bir fırsat olarak görün.
16.Karşı tarafla ne zaman sorun yaşarsanız, bu
sorundan nasıl para kazanabilirim ya da maddi olmayan şeyler üzerinden nasıl
alışveriş yapabilirsiniz diye düşünün. Kendi kendinize pastayı nasıl
genişletebileceğinizi sorun. Yavaş ama kesin adımlarla ilerleyerek kesinlikle
daha fazlasını elde ettiğinizi göreceksiniz.
17.Karşınızdaki kişiyi zorlamak onları kendilerini
korumaya, dolayısıyla da fırsat aramak yerine size zarar vermeye itebilir.
18.İnsanı iyi bir müzakereci yapan şey akıllı olmak
değil. Eğer geleceği görebiliyorsanız, iyi bir müzakerecisinizdir. Bunu
yapabilmek de hazırlık yapmayı gerektirir.
19.Katıldığınız her önemli toplantıda, toplantıya
katılanlar hakkında olabildiğince çok şey bulmaya çalışın. Bu bir iş görüşmesi,
işyeri toplantısı ya da konferans bağlantısı olabilir. Toplantıdan önce araştırma
yapın. İnsanlara sorun.
20.Dünyadaki tüm firmaların %90'ınından daha fazlası
ailelere aittir. Gelişmiş ülkelerin safi milli hasılalarının en az üçte ikisi
aile firmalarından gelir. Gelişmekte olan ülkelerde bu rakam daha da yüksektir.
21. Karşı tarafın ihtiyaçlarına yoğunlaştığınızda,
paranın anlaşma için en önemli faktör olarak göründüğü noktadan çok daha başka
bir noktaya ulaşabilirsiniz. Soyut şeyler yüksek miktardaki para taleplerinin
yerine geçecektir.
22.Eşit olmayan değerler üzerinden alışveriş"
ne yapmanız gerektiğini size tam olarak söyleyen bir tanım. İlk yapmanız
gereken karşı tarafın kafasındaki resmin ne olduğunu bulmak. Daha sonra da
kendi kafanızdaki resmi görmelisiniz. Bu resimler arasından karşı taraf için
maliyetsiz olan fakat diğer tarafı memnun edebilecek şeyi bulmalısınız. Daha
sonra da alışveriş evresine geçersiniz.
23. Eşit olmayan değerler üzerinden alışveriş
yapmak, alışverişe konu olan şeylerin değerini artıracak ve alışverişe konu
olan şeyi herkes için elverişli hale getirecektir. Karşı taraf fiyat konusunda
daha az hassas olacak, ilişki daha iyi bir seviyeye gelecek, güven artacak,
ister iş hayatında ister özel hayatınızda olsun, karşı taraf için sizin
değeriniz de artacaktır.
24.Müzakereye başlamadan önce emin olabilmek için
strateji geliş. tirmeli ve hazırlık yapmalısınız. Eğer bir sorun görürseniz,
ara verin ve stratejinizi yeniden gözden geçirin. Gerekli düzeltmeleri yapın.
Sonra tekrar müzakereye dönün ve planınızı gerçekleştirin. Bu çok güçlü bir
süreçtir. En iyi sporcular ve müzakereciler için her zaman işe yaramıştır.
25.İnsanlar telefonlarınıza ya da e-postalarınıza
cevap vermediğinde üzülmemeye çalışın. Sadece yaptığınız aramaların ve
gönderdiğiniz e-postaların zamanlarını not edin. Elinizde yeterince kayıt
biriktiğinde yeni bir e-posta yazın ve "Merhaba, son iki haftada sizi on
dört kez aradık. Size ulaşabilmeyi umuyoruz. Ulaşabilmemizin başka bir yolu var
mı?" deyin. Artık elinizde üçüncü kişiler önünde de kullanabileceğiniz
kayıtlar var. Fakat bunu yapmanıza genelde gerek kalmaz. Böyle bir e-postadan
sonra karşı taraf genelde cevap verir.
26.Kendinizi ortaya koymadan kötü davranışı
adlandırmanızın etkisi o kadar büyüktür ki, karşı tarafın tüm söyledikleri ve
yaptıkları yine kendisini zor durumda bırakacaktır. Üstelik tüm dikkat de
onların üzerinde olacaktır.
27.İş ortamında ya da yakın ilişkileriniz olan
insanlara karşı kötü davranışı isimlendirirken oldukça dikkatli olmanız
gerekir. Böyle anlarda zarif ve ince bir şekilde davranmak önemlidir.
28.Karşı tarafa standartlarının ne olduğunu sormak,
özellikle de bunu saygılı bir şekilde yaptığınızda, onlara verdiğiniz değeri
gösterir.
29.Çok basit toplantılar için bile gündeminizin
olması gerekir. Eğer toplantıdan önce belirlenmiş bir gündeminiz olursa,
toplantıya başlamadan önce gündemi tekrar ederek alakalı yeni bir konu olup
olmadığını kontrol edin.
30. Müzakerelerde kolay konulardan başlayın. Böyle
yapmak iki tarafa da başarmışlık hissi verecektir. Kolay şeylerden birisi
"Bir sonraki toplantı ne zaman?" sorusu olabilir. Daha ilk beş
maddede ilerleme sağlanmış bile olsa, bu önemsiz bir şey değildir. Bir şeyleri
başarmış olduğunu hissetmek iki tarafın da iyi hissetmesini ve daha işbirlikçi
olmasını sağlayacaktır.
31.Bir iş toplantısının başında belirlenebilecek iyi
bir standart şu şekilde olabilir: Eğer bir maddeyi on beş dakika içerisinde
çözemezsek, bir sonraki maddeye geçelim. Böylece saat sabahın üçü olduğunda,
henüz dördüncü maddeyi konuşuyor olmaktansa, otuzuncu maddede olabiliriz. Daha
sonra tekrar başa dönerek zor olan maddeleri çözebilirsiniz. Bu yönteme
"süreç standardı" ya da insanların müzakere için kullanacağı süreci
yönetmek denir.
32.Karşınızdaki kişiye ne karar vermesi gerektiğini
söylemek yerine, onların karar vermelerini sağlamak çok daha ikna edicidir.
Çerçeveleme yaparak ve kademeli hareket ederek onların sizin istediğiniz
noktaya gitmelerini istiyorsunuz.
33.Karşınızdaki insanların kullandığı standartları
ve yaptıkları çerçevelemeyi kabul etmek zorunda değilsiniz. Çerçeve
oluşturmanın en büyük kısmı "yeniden çerçeve oluşturmaktır.
34.Araştırmalar gösteriyor ki, durumu bir çerçeveye
oturtabilen insanların karşı tarafı ikna etme ihtimali, aynı bilgiye sahip
kişilerden daha yüksektir. Başarılı müzakereci elindeki bilgileri karşı tarafın
kafasında farklı resimler oluşturabilecek şekilde şekillendirebilir.
35.Eğer etrafta çok insan varken istisnai bir şeyler
talep ederseniz, büyük ihtimalle istediğinizi elde edemezsiniz. Neden? Çünkü
böyle bir durumda karşınızdaki kişinin vereceği karar daha büyük bir karara
dönüşür. Eğer etraftaki insanlar duyarsa, onlar da istisnalar isteyeceklerdir.
36.Standart, bir karara meşruiyet kazandıran
uygulama, politika ve referans noktasıdır. Daha önce söylenmiş bir söz,
verilmiş bir taahhüt veya garanti olabilir. Ya da bir müzakereci için, karşı
tarafın hemfikir olduğu bir uygulama da olabilir.
37.Şirket politikası bir standarttır. Şirket
politikası özünde "Bizim kurallarımız bunlar," demekle aynıdır.
Uyarıldığında eşit şekilde güçlü olan bir başka standart da "Firmanız daha
önce politikaları konusunda hiç tavizde ya da istisnada bulundu mu?"
sorusudur.
38.İnsanların kendileriyle çelişmekten nefret
etmeleri, insan psikolojisinin temel ilkelerinden birisidir. Eğer insanlara
standartlarıyla, yani daha önce söyledikleri ve söz verdikleri şeylerle
çeliştikleri şeyler arasında bir seçim yapma şansı verirseniz, standartlarıyla
tutarlı olmak için mücadele verirler.
39.Karşı tarafın standartlarını kullanmak birçok
insanın bilmediği en etkili müzakere araçlarından birisidir. Standartlar
özellikle de sıkı pazarlık yapan kişilerde daha etkilidir. Çok az insan bunu
bilir. daha azı da bunu kullanır. Fakat hemen hemen hiç kimse, standartların
hemen hemen her durumda işlerini çözebilmeleri için onlara ne kadar önemli bir
psikolojik seviye sağladığını bilmez.
40. Dünle ilgili çatışmamak bir müzakereyi özgür
kılmak demektir. Karşı taraftaki kişileri sadece kontrol edebilecekleri şeyler
hakkında konuşmaya teşvik etmiş olursunuz. Doğru ve yanlışı birbirinden
ayırmanızı sağlar. Karşı tarafa "Beni dün için neden yargılıyorsun. Dün
ben yoktum ve dün burada olanlar yerine de konuşamam,"
diyebilirsiniz.
41.Suçlamada bulunabilmek için her zaman üçüncü bir
kişi, bir yargıç, jüri ya da hakem olması gerekir.
42.Dün olmuş şeyler üzerinde artık hiçbir
kontrolümüz yok. Dünü ne kadar değiştirmek istesek de, bu mümkün değil. Bir
müzakerede dün olmuş bir şey üzerine tartışmak sizi hiçbir yere
götürmeyecektir.
43. Dün yaşanmış şeyler üzerine tartışmak ya da
kavga etmenin üç sonucu olabilir: (a) savaş, (b) mahkeme, (c) anlaşmaya
varamama. Dünü tartışmak genellikle maliyetli, zaman alan ve acı veren bir
şeydir. Üstelik tartışma hiçbir şekilde son bulmayacaktır. Ayrıca insanlara
amaçlarını unutturan bir tartışmadır.
44. Eğer birisiyle dünle hesabını kapatamadığı için
anlaşma sağlayamıyorsanız, o anlaşmayı yapmaya değmez.
45.Tarafların dünle ya da yarınla uyum sağlamaları,
müzakere ile dava açma arasındaki en büyük farktır. Dava açmak insanları düne
ve suçlamaya yoğunlaştırır. Müzakere ise insanları değer vermeye ve yarına ya
da aslında bugüne yoğunlaştırır.
46. Diğer insanların fikirlerini kullanmak zorunda
değilsiniz. Onlara niçin bu kararı aldığınızı açıklayabilirsiniz. Eğer
kendilerini geri çekerlerse, en azından onlara danışmış olacaksınız. Onlara
değer verdiğinizi gösterdiğiniz için, konuya daha az duygusal yaklaşacaklardır.
47.Japon firmalar genelde toplantılara mümkün
olduğunca çok insan getirirler ki bu kişiler karşı tarafı dikkatli bir şekilde
dinleyip izleyebilsinler. Dikkat edilen şeyler üstü kapalı üslup tarzları, el
ve ne zaman not alındığı, ne zaman önlerine bakıldıgöz hareketleri, ğı gibi
şeylerdir. Bu ayrıntılar oldukça fazla miktarda bilgi sağlar. Japonlar
toplantıdan sonra ekibi bir araya toplar ve tutulan notları karşılaştırırlar.
48.Eğer dikkatli dinler ve gözlemlerseniz, insanlar
size onları ikna etmek için gerekli olan araçları sunacaklardır. Genellikle
diğer insanları yeterince fark etmeyiz. Sözlü ya da sözsüz her türlü işaret,
ikna sürecinde kullanılabilecek bilgileri sağlayacaktır.
49.Eğer karşınızdaki kişi "Şu anda sizin için
bu istediğiniz şeyi yapamam,” diyorsa, “Ne zaman yapabilirsin?" ya da “Kim
yapabilir?” diye sormanız gerekir. Eğer "Bu bizim standart
sözleşmemiz," derlerse, "Bu zamana kadar hiç istisnası olmadı
mı?" diye sormalısınız. Eğer "Fiyat konusunda hiç pazarlık
etmeyiz," derlerse, "Peki ne konuda pazarlık edebilirsiniz?"
diye sormalısınız. Her bir söze, eğilime ve davranışa dikkatli bakmanız
gerekiyor.
Yorumlar
Yorum Gönder