İKNA DEHASI / STUART DIAMOND - KİTAP ALINTILARI-
1. Çoğu sıkı pazarlıkçı insan aslında yeteneksiz birer müzakerecidir. Pazarlık
yapmaktan başka bildikleri yoktur.
2.Bir müzakere siz bittiğini söylediğiniz zaman
biter. Ne daha önce, ne de daha sonra. Karşı tarafın kaç kez hayır dediğinin,
sizinle aynı fikirde olmamasının veya sizi zorlamasının bir anlamı yoktur.
İstemeye devam edin ve her an amaçlarınıza yoğunlaşın. Kararlılık belirli bir
süre içerisinde amacınıza ulaşmanızı sağlayacak yoğun bir çabadır.
3.Kararlılık beraberinde özgüveni de getirir.
Özgüven o konuyu halledebileceğiniz inancını aşılar.
4. İnsanlar hayatlarındaki en önemli şeylerin
bazılarını para ya da kâr elde etmek için değil, sadece kendilerini mutlu
ettiği için yaparlar. Elde ettikleri duygusal, ruhsal ödül ve ayrıca zorluklar
müzakere sürecinin bir parçası olmalı.
5.İnsanlar onları dinleyen, değer veren, onlara
danışan kişilere bir şeyler vermeyi severler.
6.İlk olarak, karşınızda oturan insanların
özellikleri ve hassasiyetleri müzakerenin her bölümünü domine edecektir.
Karşınızdaki kişilerin o an kafalarında olan resmi anlayana kadar, ırk, din,
cinsiyet, kültür, inanç gibi konular üzerinde düşünmeye bile değmez.
7. Geleneksel olarak insanlar müzakereler sırasında
genelde "Bu benim teklifim. Bu benim gündemim," gibi söylemlerle
gelirler. Daha sonra çıkarlarını öne sürerler: "Bu anlaşmayı neden
istiyorsun? Hadi bu konuyu rasyonel bir şekilde ele alalım,” Bu yaklaşım
içerikten daha uzaktadır ve daha faydacı bir yaklaşımdır. Bunda bir kötülük
yok. Fakat ne çıkarlara, ne de içeriğe yoğunlaşmak yeterince iyi değildir.
Gerçekten etkili olabilmek için her şeye en baştan başlamak gerekir. Karşınızdaki
insanlar ne hissediyor? Durumu nasıl algılıyorlar? Kafalarındaki resim ne?
8. Birçok insan müzakerenin madde ile ilgili
olduğunu düşünür: Ben finans uzmanıyım, ben tip doktoruyum, ben çevre konusunda
uzmanlaşmış bir avukatım, ben bir enerji uzmanıyım, ben bir tamirciyim. Fakat
araştırmalar gösteriyor ki, insanların bir anlaşmaya vardıkları müzakerelerin
yüzde onundan daha azlık bir bölümünde maddenin bir önemi var. Yüzde ellisinden
fazlasında belirleyici olan şey insanların kendileridir. Birbirlerini
seviyorlar mı, birbirlerine güveniyorlar mı, gerçekten birbirlerini
dinleyecekler mi? Başarılı müzakerelerin üçte birinin başarısını süreç
belirler. Yani tarafların birbirlerinin ihtiyaçlarını keşfetmeye gönüllü olup
olmadıkları, gündem konusunda hemfikir olmaları belirleyicidir.
9. Karşınızdaki insanları ikna edebilmek için, önce
onları sizi dinlemeleri konusunda ikna etmeniz gerek. Bunun için ayrı ve
bilinçli bir çaba harcamanız gerekir.
10. ...eğer tartışma sırasında karşı tarafla sorunlar yaşıyorsanız, durun! İlk önce sorun yaşadığınız insanla iletişim kurun ve sorunları halledin. Çılgın bir şekilde önden gitmeye çalışmayın. Eğer böyle davranırsanız, anlaşma sağlayamazsınız ya da istediğinizi elde edemezsiniz.
11. Amaç belirleme müzakerenin başında yaptığınız
bir şey değildir. Amaçlarınızı sık sık gözden geçirmeniz gerekir.
12. Müzakerelerde kullanılan kelimeler ve üslup çok
hassastır. Eğer saldırgan bir üslubunuz varsa, birine hakaret ederseniz, kaba
davranırsanız, söylediğiniz şeyler etkisini kaybedecektir.
13. İnsanların hevesini kırmadan sert bir tutum
sergileyebilirsiniz. “Buna gerçekten ihtiyacım var ve bunun nedeni de şu,”
diyebilirsiniz.
14. Alaycı bir üslup kullanmak iyi hissettirebilir
fakat müzakere sürecinde hiç etkili değildir. Alaycı üslupların kullanıldığı
başarılı müzakerelere şahit olabilirsiniz. Bu tip durumlarda, müzakereyi yapan
kişi alaycı üslubu sayesinde değil, alaycı üslubuna rağmen başarılı olmuştur.
15. Karşı taraf olmaya çalışın. İş arkadaşlarınızın
da sizin yerinize geçmelerini sağlayın. Hayali müzakere ortamları geliştirmeye
çalışın. Çok çekici fikirleriniz olmasına gerek yok. Sadece bunu nasıl yapmanız
gerektiğini bilin, bunu yapma isteği taşıyın ve biraz zamana bırakın. Bu sizi
daha güçlü bir müzakereci yapacaktır.
16.İyi müzakereciler sakin kişilerdirler ve bilgi
edinmek için soru sormaya devam ederler.
17.Rekabet ettiğiniz kişinin en çok neyini
sevdiklerini ve sizle ilgili en az sevdikleri şeyi sorun. Eğer sizi tehdit
ederlerse, neden kızgın olduklarını sorun. Duygularını etkisiz bir şekilde
ifade etmeye çalışmalarını değil, söyledikleri şeyin arkasında ne olduğunu
sorgulayın. Size çok az şey söyleseler bile, verdikleri bu az ve değerli
bilgiyi onları ikna edebilmek için kullanabilirsiniz.
18. İnsanların ne söylüyor gibi göründüklerinden
çok, aslında ne söylemek istediklerini anlayabilmek oldukça kritik bir öneme
sahiptir.
19. Karşınızdaki kişiyi anlamaya çalışırken
yanılıyor olsanız dahi, karşı taraf onları anlamaya çalışma gayretinizi takdir
edecektir.
20.Duyduğunuz şeyleri belirli aralıklarla özetleyin ve karşı tarafa kendi kelimelerinizle aktarın. Böyle yapmak, karşı tarafı önemsediğinizi göstermenin yanı sıra, hâlâ aynı noktada olup olmadığınızdan emin olmanızı sağlar. Onları dinlediğinizi anlarlar ve bu da dinlenmenizi sağlar . Ayrıca eğer yanlış anladığınız bir nokta varsa, karşı tarafa bu yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırma şansı da tanımış olursunuz.
21.Duyduklarınızı özetlemek ayrıca elde ettiğiniz
bilgiyi bir çerçeveye ve perspektife oturtmanızı sağlar.
22. Karşı tarafı dinleyin ve sorular sorun.
Algılarını doğrulayın. Sizin söyledikleriniz, onların söylediklerinden daha az
öneme sahiptir. Sizin ne söylediğinizi düşündüğünüz, onların söylediğinizden
anladığı şeyden daha az önemlidir. Karşınızdakileri ikna etmek için, sözlü ya
da sözsüz ne söylerlerse dinlemelisiniz. Onları ne kadar çok suçlamaya
çalışırsanız, sizi o kadar az dinleyeceklerdir. Onlara ne kadar çok değer
verirseniz, o kadar çok dinleneceksiniz. Bu, çocuklar, devlet memurları, satış
temsilcileri ya da müşteriler dahil neredeyse herkes için geçerlidir.
23.Birçok insan kendilerini konuşarak ikna eder.
Eğer karşı taraf sizi tehdit eder ya da size hakaret ederse, verilebilecek en
iyi cevap “Devam et,” demektir. Bir insanı ne kadar iyi tanırsanız, onun nasıl
düşündüğünü, kafasında nasıl resimler olduğunu daha iyi anlarsınız. Bu da sizi
daha iyi bir müzakereci yapar.
24. Eğer karşınızdaki kişiyle konuşursanız, anlaşma
sağlamak ya da onlar hakkında aşırı ifadelerde bulunmak için kullanabileceğiniz
bilgiler elde edebilirsiniz.
25. Karşınızdaki kişi hakkında ne düşünürseniz
düşünün, hatta düşmanınız olduğunu bile düşünebilirsiniz, ne yapmanız konusunda
karar vermeden önce onları dinlemek sizce de zekice bir davranış değil mi?
26. İşbirliğine davet eden bir başka güçlü soru
sorma şekli de “Lütfen neyi yanlış anladığımı söyle,” demektir. Eğer neyi
yanlış anladığınızı söylerlerse, bir sonraki müzakerede kullanabileceğiniz bir
bilgi elde edersiniz.
27. Bir müzakerede söylediğiniz şeylerin hemen hemen
hepsi soru olmalıdır. Sorular söyledikleri şeyle kastettikleri şeye gerçekten
istekli olup olmadıklarını anlamanızı sağlar.
28. Sorular aynı zamanda karşı tarafın konuşmaya
katılımını da artırır. Değerli bir şeyler öğrenmenizi sağlayabilir. En azından,
onlara ilk başta algıları ile ilgili sorular sorun. Böylece onlara değer
verdiğinizi hissettirirsiniz.
29. Soru sormak karşı tarafın ya da diğer insanların
algılarının ne olduğunu anlamanın iyi bir yoludur. Bir müzakerede sorular,
söylenen sözlerden daha güçlüdür.
30. Bir söz, sizi söylediğiniz şeye bağlar. Size
bilgi sağlamaz ve karşı tarafa, yükleneceği bir şey vermiş olursunuz. Hedef
haline gelirsiniz. Fakat bir soru sizi bağlamaz. Genelde size bilgi sağlar ve
eğer isterseniz yüklenebileceğiniz bir şeyler elde edersiniz. Sorular karşı
tarafı, kendisine yoğunlaştırmaya zorlar.
Yorumlar
Yorum Gönder