etkili insanların 7 alışkanlığı stephen covey -KİTAP ALINTILARI 1-
1. Aile
merkezli insanlar, kişisel değer ya da güvenlik duygusunu aile geleneği ve
kültüründen, ya da ailenin itibarından alırlar. Dolayısıyla da o gelenek ve
kültürdeki her türlü değişikliğe ve o itibarı
lekeleyecek her türlü etkiye karşı aşırı hassas olurlar.
2. Aile
merkezli anne-babalar, çocuklarını, nihai iyiliklerini gerçekten düşünerek
yetiştirmek için gereken duygusal özgürlükten ve güçten yoksundurlar. Güven
duygusunu aileden aldıkları için, çocuklarına kendilerini sevdirme
gereksinimleri ağır basar ve bu, çocukların büyüme ve gelişmelerine yapılacak
uzun vadeli yatırımların önemini azaltabilir. Ya da o andaki uygun ve doğru
davranışlara odaklanırlar.
3. Para
merkezli insanlar çoğu zaman aileyi ya da diğer öncelikleri bir yana
bırakırlar. Ekonomik taleplerin her şeyden önce geldiğini herkesin anlayacağını
sanırlar.
4. İŞ MERKEZLİLİK: İş merkezli insanlar “işkolik”
hale gelebilirler. Sağlıklarını, ilişkilerini ve yaşamlarının diğer önemli
alanlarını feda ederek, kendilerini üretmeye güdüleyebilirler. Temel kimlikleri
işlerine bağlıdır: “Ben bir doktorum”, “Ben bir yazarım”, “Ben bir oyuncuyum.”
5. Ancak,
zevk merkezli yaşam tarzlarının ışıltısı canlı bir biçimde yansıtılırken, bu
tür yaşam tarzlarının doğal sonucu – insanın benliği, üretkenliği ve ilişkileri
üzerindeki etkisi– nadiren doğru bir biçimde görülüyor.
6. Zevk
merkezli kişi, bir önceki “eğlence” düzeyinden pek çabuk bıkar ve sürekli
fazlasını, daha fazlasını ister. Dolayısıyla, ondan sonraki zevklerin daha
büyük ve üstün, daha heyecan verici, daha müthiş bir “doruk” olması gerekir. Bu
durumdaki bir kişi, neredeyse tamamen kendine tutkun olur. Bütün yaşamını, o
anda ve orada sağladığı zevke göre yorumlar.
7. Dost
merkezlilik ayrıca yalnız bir kişiye odaklanarak, evliliğin bazı boyutlarını da
üstlenebilir. Tek bir kişiye duygusal bağımlılık, gitgide yükselen bir
ihtiyaç/çatışma sarmalı ve bunların getireceği olumsuz etkileşimler, dost
merkezlilikten kaynaklanabilir.
8. Düşman
merkezli kişi, kendi yaşamını proaktif bir biçimde sürdürmek yerine, karşı bağımlılık
göstererek düşman olarak algıladığı insanın tutum ve davranışlarına tepki
verir.
9. Dost ya da
düşman merkezli kişi içsel güvenlikten yoksundur. Özgüven duyguları
değişkendir, başkalarının davranışlarına ya da duygusal durumlarına bağlıdır.
Rehberliğinin kaynağı, diğer insanların verecekleri tepkiye ilişkin kendi
görüşüdür. Bilgeliği ise sosyal mercek ya da düşman merkezli bir paranoya ile
sınırlıdır. Bireyin hiçbir gücü yoktur. İplerini başkaları çekmektedir.
10. Cemaat
merkezli bir yaşamda imaj ya da görünüş kişi için çok önemli hale gelebilir. Bu
ise kişisel güvenliği ve doğuştan var olan değer duygusunu azaltan bir
ikiyüzlülüğe yol açar. Rehberliğin kaynağı toplumsal vicdandır, cemaat merkezli
bir kişi ise başkalarına “etkin”, “etkin değil”, “liberal”, “katı”, ya da
“tutucu” gibi yapay etiketler yapıştırma eğilimi gösterir.
11. Belki de
kendi merkezinizi tanımanızın en iyi yolu yaşamı destekleyen etkenlere yakından
bakmaktır.
12. Güvenliğimizi
şu bilgi sağlar: İnsanlar ya da nesnelere dayanan ve sık sık, çabucak değişen
diğer merkezlerin tersine, doğru ilkeler hiç değişmez. Onlara güvenebiliriz.
13. Paradigma,
gözlüğe benzer. Hayatınızdaki her şeyi görme biçiminizi etkiler. Olaylara doğru
ilkeler paradigması aracılığıyla bakarsanız, hayatta gördüğünüz şeyler, değişik
merkezli herhangi bir paradigmanın merceğinden gördüklerinizden hayli farklı
olur.
14. Sağ beyin
kapasitemizden ne kadar yararlanırsak; hayal etme, sentez yapma, zamanı ve
mevcut koşulları aşma, ne olmak ve ne yapmak istediğimizle ilgili bütüncül bir
resim yaratma gücümüz de o kadar artacaktır.
15. İnsanlar hayatlarında kendileri için en önemli
şeyin ne olduğunu, ne yapmayı ve nasıl olmayı istediklerini ciddi bir biçimde
belirlemeye karar verdikleri zaman çok saygılı olurlar. Bugün ve yarını aşacak
çapta düşünmeye başlarlar.
16. İyi bir
onaylamanın beş temel özelliği vardır. Kişiseldir, pozitiftir, şimdiki
zamanlıdır, görseldir ve duygusaldır.
17. Gözünüzde yanlış şeyi canlandırırsanız yanlış
sonuca yol açarsınız.
18. Etkili bir hedefin odak noktası faaliyet değil,
öncelikle sonuçlardır.
19. Stres ve
baskı arttığı zaman belirtiler yüzeye çıkar: İnsanlar kuşkulu, eleştirel olur;
ya sessizleşir ya da bağırarak aşırı tepki gösterirler. Bu tür davranışları
gören çocuklar da, sorunları çözmenin tek yolunun savaşmak ya da kaçmak
olduğunu düşünerek büyürler.
20. Her
ailenin çekirdeği, her zaman var olan, paylaşılan vizyon ve değerlerdir.
21. Kaptanlık yetkisi vermenin odak noktası
yöntemler değil, sonuçlardır.
22. Kişisel bütünlük sergilemenin en önemli
yollarından biri, yanınızda olmayan kişilerin arkasından konuşmamaktır.
23. Bir çocuğun, bir öğrencinin sevgi ve
disiplinidir başkalarına duyulan sevgiyi yansıtan. Birine nasıl
davrandığınızdır doksan dokuzuna nasıl baktığınızı açığa çıkaran, çünkü herkes
sonuçta bir bütündür.
24. Kişisel
bütünlük ayrıca aldatıcı, hile kokan ya da insan onuruna yakışmayacak herhangi
bir iletişimden kaçınmak anlamına da gelir.
25. Acıyarak
değil de, içinden gelerek özür dilemek, müthiş bir karakter gücü ister. Kişinin
içtenlikle özür dileyebilmesi için kendine hâkim olması, temel ilkeler ve
değerlerin sağladığı derin bir güvenlik duygusunun bulunması gerekir.
26. İç güvenliği
yetersiz olan insanlar bunu yapamaz. Bu onları çok savunmasız bir duruma
düşürür. Özür dilemenin kendilerini yumuşak ve zayıf göstereceğini hisseder ve
başkalarının bu zaaflarından yararlanmasından korkarlar. Güvenlikleri diğer
insanların görüşlerine dayalıdır ve başkalarının ne düşüneceğinden
endişelenirler. Ayrıca, genellikle yaptıklarının doğru olduğuna inanırlar.
Kendi hatalarına bahane olarak karşı tarafın hatasını gösterirler ve kırk yılda
bir özür dileseler de, bu yüzeysel bir özürdür.
27. Anne-babalar çocuklarının sorunlarını olumsuz,
ağır, sinir bozucu olarak değil de, ilişki kurmak için birer fırsat olarak
gördüklerinde, ebeveyn-çocuk etkileşiminin doğası tümüyle değişir.
Anne-babalar, çocuklarını derinden anlayıp onlara yardım etme konusunda daha
istekli, hatta heyecanlı olurlar.
28. Kazan/Kazan, anlaşma ya da çözümlerin iki taraf
için de yararlı ve tatmin edici olması anlamına gelir. Bir Kazan/Kazan
çözümünde, tüm taraflar karardan memnun kalır ve hareket planına karşı bağlılık
hisseder. Kazan/Kazan, yaşamı rekabete değil, işbirliğine dayalı bir arena
olarak görür. İlkeden çok, güç ve mevkiye dayanır.
29. Kişiler arası etkili liderlik için vizyon,
proaktif inisiyatif ve güvenliğin yanı sıra, ilke merkezli kişisel liderlikten
kaynaklanan rehberlik, bilgelik ve güç de gereklidir.
30. Başkalarına olduğu kadar kendimize de sözler
verip bunlara bağlı kalamıyorsak, vaatlerimiz anlamsızlaşır. Bunu biliriz,
başkaları da bilir. İkiyüzlülüğü sezer ve ihtiyatlı davranmaya başlarlar.
Yorumlar
Yorum Gönder