İRADE TERBİYESİ / JULES PAYOT / KİTAP ALINTILARI -3-
1. Başımıza gelenlerin çoğu birdenbire ve düşünmeden
hareket etmekten kaynaklanır.
2.Öngörü, psikolojik bir kurgudur ve bir olay
hakkında önceden bir imgeleme yapmaktır. Yani senaryoyu önceden hayal gücüyle
canlandırmaktır. İmgeleme (preimagination) vaktinde, açık ve canlı bir şekilde
yapılabilirse karar almak çok kolay olacak ve bize zaman kazandıracaktır.
3. Derin düşünmek şarttır. Fakat o yalnız kaldığında
aciz azan güçlerini genel bir hareket için birleştirir ve atağa kalkmasına
yardımcı olur. Tefekkür, tıpkı yelkeni şişiren güçlü bir rüzgâr gibidir. Aynı
şekilde filizlenen heyecanlarımızı karakterimizin güçlenmesi için karakter
birikimimize ekleyemezsek, kuvvetli duygular bile söner ve verimsizleşir.
4. Eğer öğrencinin yaptığı çalışmalar hafızasında
bir anı gibi kalırsa, yaptığı işler alışkanlık kabul edilir.
5. Dikkat kaybolduğu zaman onu canlandıran ve ona
güç veren harekettir. Fikirlerini yazmak, okurken not almak, eleştirdiği
şeyleri güzel bir dil ve güzel bir yazıyla kaleme almak...
6. Hareket ve iradeye bağlı eylemlerin farklı
değerlere sahip iki çeşidi vardır. Bir çalışma, kimi zaman bir anda atılan
büyük bir adımla ve salınan bir enerjiyle gerçekleşir, fakat kimi zaman da tam
aksine uzun zamana yayılan direnç ve sabırla elde edilir. Büyük adımlarla
yapılan işler hiçbir gerçekçi bakış açısı tarafından ciddiye alınmaz. Çünkü bu
anlık eylemleri yorgunluk, bitkinlik ve tembellik takip eder. Doğrusu gerçek
cesaret, devamlı bir sabırdan ibarettir.
7. Çalışma, daima açıkça belirlenme ve daima
tamamlanma ilkesine tabi olmalıdır. Bu ilke, zamandan tasarruf edilmesini
sağlayacaktır.
8. İnsan, ancak arkasındakilerden emin olduktan
sonra ileriye doğru adımlar atabilir. İnsan, geriye dönmez. Yavaş bir gidişle,
fakat devamlı ve yöntemli bir şekilde ilerler.
9. Aynı zamanda, yalnız başına çalışma ilkesine
uymayan eylem, düzensizdir. Tekillikten mahrum olan böyle bir faaliyet, konudan
konuya atlar. Böylesine bir çalışma belki işsizlikten ve hatta tembellikten
bile zararlıdır. Çünkü böyle hareket etmek, çalışmaktan uzaklaşmaya ve
iğrenmeye sebep olabilir. İlerleyen çalışmanın (eserin) doyumsuz hazzı yerine,
sonuca bağlanmayacak işlerin getirdiği rahatsızlık, şaşkınlık ve isteksizlik
zihni kuşatır. Diğer taraftan, hep söylediğimiz gibi bitirmek değil, başlamak
en çok zaman kaybedilen yerdir.
10. Genç insan, bazı yeni fikirler kazandığında eski
bilgi ve tecrübelerini yeni bir bakış açısıyla şekillendirebilirse, o bilgiler
belki sekiz-on yıl kadar daha sürekli olarak zihninde kalmaya devam edecektir.
O fikirler yüzlerce hayal, karşılaştırma ve eşleştirme ile bilinçaltını etkisi
altına alacaktır. Zihin bu düşünceleri düzenleyecek, onlarla beslenecek, kuvvet
bulacak ve gelişecektir.
11. Bilinen bir şeydir ki, kişi başkalarını idare
edebilmek için önce kendi idaresini sağlayabilmelidir. Başkalarına
soğukkanlılığı öğütlemek için onlara örnek olmak ve istekli bir çalışma
hayatını kabul etmek gerekmektedir.
12. Bir bilim adamı en ince ayrıntısına kadar bilen
değil, daima çalışan ve sürekli çalışan bir beyne sahip olan insandır.
13. Bilgi sahibi olmak çoğu zaman zihnin
tembelliğidir. Bilgi sağlam bir hatıra oluşturmak için yeterli değildir. Zihin,
içinde bulunan malzemelere hükmetmeli ve gerekirse engellemelidir.
14. Hareket ve eylemin kaynağı alışkanlıklardır.
Hareket etmek demek, amacımıza giden yolda cesurca adımlar atmaktır. Eylem ise
doğru düşüncenin seçilmesinde ve karar mekanizmasında işleme konulmasında bizi
iten önemli bir güçtür, insana derin bir haz verir.
15. Eğer yorgunluk ve bitkinlik, daha işe başlandığı
andan itibaren oluşuyorsa güçlü hissetme duygusu iyice zayıflar ve görünmez
olur. Öyle bir durumda gücün yerini bunaltıcı bir bozgunluk ve nefret duygusu
alır. Gözle görülebilen bir hazdan yoksun olan bir çalışma, bu 'zayıf
talihsizler' için büyük bir eziyet ve üzüntü anlamına gelir.
16. Yüksek miktarda alınan protein organlarımızın
zarar görmesine ve albümin tortulanmasına neden olabilir.
17. Günlük almamız gereken protein, miktarı yaklaşık
75 gram azotlu gıdaya eş değerdir.
18. Diğer yandan miktarı ne olursa olsun, alınan
proteinin yanında karbonhidrat veya yağlı besinler alınmazsa protein
tortulanması başlar. Bu yüzden 75 gram proteinle beraber diğer besin maddeleri
de alınmasıyla proteinin yaratacağı olumsuz etkilerden kaçınılmış olur.
Yukarıda belirttiğimiz miktara 'dengeleyici azot miktarı' denir.
19. Bilindiği üzere bir kişinin günlük alması
gereken kalori miktarı 2800 ilâ yoğun çalışma durumunda en fazla 3400 kalori
civarındadır. 75 gram proteinin 306 kalori verdiğini varsayarsak günlük
ortalama 3000 kaloriye ihtiyacı olan bir akıl işçisi için geriye yaklaşık 2700
kalori kalır. Buna ek olarak sadece 200 ilâ 250 gram yağ yaktığımıza göre
geriye kalan yaklaşık 600 kalori için de 159 gram karbonhidrata ihtiyacımız var
demektir.
20. Antonio Lavoisier, 1789'da Bilim Akademisi'nde
yayımladığı bir makalede, aç karnına egzersiz yapan bir adamin, uyurken
harcadığı oksijenin üç katını kullandığından bahsetmişti.
21. Paul Bart'ın ispatladığı gibi kaslar, vücuttaki
oksijen miktarını belirlerler. Onlar, asıl solunum organıdırlar. Kaslarda
yüksek miktarda oksijen değiş tokuşu yaşanır. O hâlde bu değişim ne kadar yoğun
olursa, yağlar da o şiddetle yanacaktır. Aksi hâlde birikmiş yağlar, hareketsiz
bir vücutta yakılmayacağından, onlar vücudun her yerinde toplanır ve şişmanlığa
sebep olurlar.
22. Dikkat bozukluğu olan, öfkesini kontrol edemeyen
hastalara egzersiz tavsiye edilir. Egzersiz, bir fiziksel çaba ve istek
gerektirir. Böylece irade gelişir.
23. Kanımızın ısısı, öğleden sonra saat dört
civarında düşmeye başlar ve akşamları sindirilmesi zor olan besin maddeleri
kanda birikmeye başlar. Dolayısıyla gündüze kıyasla düşünme becerisi, hava
karardığında zayıflar. Beyin ise yavaşladığı için doğal olarak basit işlere
yönelir.
24. Sonuç olarak, iradenin devamlı ve kararlı
olması, uzun süre boyunca çaba göstermeyi mümkün hâle getirir. Sürekli çaba
ise, beden sağlığı olmazsa gerçekleşemez. Görülüyor ki, ‘mânevi enerji'nin esas
şartlarından biri sağlıktır.
Yorumlar
Yorum Gönder