Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı / Stephen Covey
1. En güzel iletişimi karakter sağlar.
2. Son tahlilde, ne olduğumuz; söylediğimiz ya da
yaptığımız herhangi bir şeyden daha güzel bir iletişim sağlar.
3. Paradigma sözcüğü Yunancadan gelir. Başlangıçta
bilimsel bir terimdi; günümüzde ise daha çok bir model, kuram, algı, varsayım
ya da değer yargısı anlamında kullanılmaktadır.
Biraz daha genelleştirirsek, dünyayı “görme”
tarzımızdır – gözle görmek değil; algılamak, anlamak, yorumlamak anlamında.
Paradigmalardan kastettiğimiz şeyi anlamanın en basit yolu onları birer harita
gibi görmektir.
4. Gördüğümüzden farklı bir biçimde konuşur ve
davranırsak, bütünlüğümüzü koruyamayız.
5. Biz dünyayı olduğu gibi değil, olduğumuz gibi
görürüz; ya da nasıl görmeye koşullanmışsak, öyle.
6. Başkaları bizimle aynı fikirde olmadıkları zaman,
hemen onlarda bir aksaklık olduğunu düşünürüz.
7. Temel paradigmalarımızın, haritalarımız ya da
varsayımlarımızın ne kadar farkında olur ve kendi deneyimimizden ne derece
etkilendiğimizi anlarsak, o paradigmaların sorumluluğunu o kadar fazla
üstlenebiliriz.
Onları
inceler, gerçeklik kıstaslarına göre sınar, başkalarını dinler, onların
algılarına açık hale geliriz. Böylece daha geniş bir resme ve çok daha nesnel
bir görüşe sahip oluruz.
8. Paradigmalarımız doğru da olsa yanlış da, tutum
ve davranışlarımızın, sonuç olarak da başkalarıyla ilişkilerimizin kaynağıdır.
9. Hayatımızda nispeten önemsiz değişiklikler yapmak
istiyorsak, dikkatimizi uygun bir biçimde tutum ve davranışlarımıza
verebiliriz.
Ancak çok önemli, büyük bir değişiklik yapmak
istiyorsak, o zaman temel paradigmalarımız üzerinde çalışmamız gerekir.
10. Biz de yaşantımızda çok önemli değişiklikler
yapmak istiyorsak, o zaman tutum ve davranışımızın yapraklarını kesmekten
vazgeçerek kökler üzerinde, yani, tutum ve davranışlarımızın kaynağı olan
paradigmalar üzerinde çalışmalıyız.
11. Paradigmalar karakterlerden ayrılamaz. İnsan
boyutunda, olmak görmektir.
12. Kendimizi
değiştirmezsek, bakış açımızı değiştirme konusunda fazla ilerleme kaydedemeyiz.
Bunun tersi de geçerlidir.
13. Karakter Etiği’nin temelinde şu düşünce yatar:
Etkililiği yöneten ilkeler vardır; bunlar, tıpkı fiziksel boyuttaki yerçekimi
yasası kadar gerçek, değişmez ve tartışılmaz bir biçimde “var olan” doğal
yasalardır. Bu ilkelerin gerçekliği –ve etkisi– başka bir paradigma değişimi
deneyimiyle açıklanabilir.
14. Kişilik Etiği’nin parlaklığı ve kitlelere çekici
görünmesinin nedeni şudur: Kişisel açıdan etkili olmayı ve başkalarıyla derin
ilişkiler kurmayı sağlayan çalışma ve gelişme gibi doğal süreçlerden geçmeden,
nitelikli bir yaşam kurmayı mümkün kılacak kolay ve çabuk bir yöntem olduğu
sanılır.
15. İnsanlar kendi yaşamlarına ve ilişkilerine,
koşullanmalarının ve deneyimlerinin sonucu olan paradigmalar ya da haritalar
aracılığıyla bakabilirler, ancak bu haritalar arazinin kendisi değildir. Bunlar
“öznel gerçeklik”tir. Sadece araziyi tanımlama girişimidir.
“Nesnel gerçeklik” ya da arazinin kendisi,
insanların gelişmesini ve mutluluğunu yöneten “deniz feneri” ilkelerinden
oluşur. Bunlar doğal yasalardır.
16. Uygulamalar duruma özeldir; ilkeler ise evrensel
geçerliliği olan derin ve temel doğrulardır. Bireylerde, ailelerde,
evliliklerde, her türlü özel ve kamu kuruluşunda geçerlidirler. Bu doğrular
benimsenerek alışkanlık haline getirildiğinde, insanlara değişik durumlarla
başa çıkabilmeleri için geniş çapta farklı uygulamaları yaratma gücünü verir.
17. İlkeler arazi, değerler ise haritalardır. Doğru
ilkelere değer verdiğimiz zaman hakikate ulaşırız; yani, her şeyi olduğu gibi
görmemizi sağlayan bilgiyi ediniriz.
18. Gelişim sürecine karşı gelmek, aldırış etmemek
ya da kestirmeden gitmeye kalkışmak olanaksızdır. Doğaya aykırıdır ve bu tür
bir kestirme yol aramak, sadece düş kırıklığı ve çaresizliğe neden olur.
19. Bir eşle, çocuklar, dostlar ya da iş
arkadaşlarıyla etkili bir iletişim kurabilmek için dinlemeyi öğrenmeliyiz.
Bunun için de duygusal açıdan güçlü olmamız gerekir.
20. Dinlemek sabır, açıklık ve anlama isteğini
içerir ve bunlar karakterin çok gelişmiş nitelikleridir.
21. Çocuklarımızın büyümelerine tam anlamıyla yardım
etmek, sahip olmayı öğrenmelerine izin verecek kadar sabırlı olmanın yanı sıra,
vermenin değerini öğretecek kadar akıllıca davranmayı ve bizzat örnek
oluşturmayı da içerir.
22. Sorunu görüş biçimimiz, sorunun kendisidir.
23. Köklü bir dürüstlük ve temelde güçlü bir
karakter yoksa, yaşamın zorlu mücadeleleri er ya da geç gerçek dürtülerin
yüzeye çıkmasına neden olur ve kısa süreli başarının yerini, insan
ilişkilerindeki başarısızlık alır.
24. İçten
dışa”, işe ilk önce kendinizle; daha da köklü bir biçimde, en iç kısmınızla
–kendi paradigmalarınız, karakteriniz ve dürtülerinizle–başlamanız anlamına
gelir.
25. Mutlu bir evliliğiniz olsun istiyorsanız,
pozitif enerji yayan, negatif enerjiyi pekiştirmek yerine onu dışlayan biri
olun.
26. Daha cana yakın, uyumlu bir ergen çocuğunuz
olsun istiyorsanız, daha anlayışlı, empatik, tutarlı, sevecen bir anne ya da
baba olun.
27. Daha rahat ve özgür bir işiniz olsun
istiyorsanız, daha sorumlu, daha yardımsever, daha fazla katkıda bulunan bir
çalışan olun.
28. Size güvenilmesini istiyorsanız, güvenilir bir
insan olun.
29. İçten dışa” yaklaşımı, genel zaferlerden önce
özel zaferlerin geldiğini; kendi kendimize söz verip tutmamızın, başkalarına
söz verip tutmamızdan önce geldiğini söyler.
30. “İçten dışa” bir süreçtir. İnsanın gelişmesini
ve ilerlemesini denetleyen doğal yasalara dayalı bir sürekli yenilenme
sürecidir.
31. Karakterimiz, temelde alışkanlıklarımızdan
oluşur. “Düşünce ek, eylem biç; eylem ek, alışkanlık biç; alışkanlık ek,
karakter biç; karakter ek, kader biç,” der özdeyiş.
32. Bilgi kuramsal paradigmadır; yani, yapılması
gereken şey ve nedeni. Beceri, nasıl yapılacağıdır. Arzu ise, motivasyondur;
yani, yapma isteği. Bir şeyi yaşantımızda alışkanlık haline getirmek
istiyorsak, üçüne de sahip olmamız gerekir.
33. Sürekli olgunlaşma modelinde, bağımlılık, sen
paradigmasıdır. Benimle sen ilgilenirsin; bana sen yardım edersin; yardım
etmeyen sensin; sonuçlardan seni sorumlu tutarım.
34. Bağımsızlık, ben paradigmasıdır. Ben bunu
yapabilirim. Ben sorumluyum. Ben kendime güvenirim. Ben bir seçim yapabilirim.
35. Karşılıklı bağımlılık, biz paradigmasıdır. Biz
bunu başarabiliriz. Biz işbirliği yapabiliriz. Biz yeteneklerimizi ve
becerilerimizi birleştirip birlikte daha büyük bir şey yaratabiliriz.
36. Bağımlı insanlar istediklerini elde edebilmek
için başkalarına ihtiyaç duyarlar. Bağımsız insanlar istediklerini kendi
çabalarıyla elde ederler. Karşılıklı bağımlı insanlar kendi çabalarını
başkalarınınkiyle birleştirerek en büyük başarılara erişirler.
37. 7. Alışkanlık, yenilenme alışkanlığıdır; yaşamın
dört temel boyutunun düzenli ve dengeli bir biçimde yenilenmesidir. Bütün diğer
alışkanlıkları kapsar ve somutlaştırır.
38. Yedi Alışkanlık, etkili olma alışkanlıklarıdır.
39. Temelde üç tür kaynak vardır: Fiziksel, parasal
ve insani.
40. En önemli mali kaynağımız, yeteneğimizdir.
Yorumlar
Yorum Gönder