YOGA- BİREYİN DOĞUŞU / OSHO -5-
1. Hakkında
bir görüş olmadığına göre, kişiliğin de olmayacaktı.
2. Hayat bir oyundur ve güzeldir; sonucu hakkında
endişelenmene hiç gerek yoktur. Sonucu önemli değildir; ilgisizdir. İçinde
yaptıkların değerlidir.
3. Kaderini, hiç bakmadan birçok kez taşıyorsun, çünkü
gözlerin gelecekte bir yerlere sabitlenmiştir. Şimdiki zamana bakmıyorlar.
Burada ve şimdi; bakmaya hazırsan her şey olduğu gibidir. Hiçbir şeye gerek
yoktur; hiçbir faaliyet gerekli değildir.
4. Mükemmel çiçeklenme, Aum olarak bilinir.
5. Alkol kişilik yaratamaz, ama vücut seyrini değiştirir;
vücut kimyan değişir. Vücut kimyasının değişmesiyle birlikte zihin de seyrini
değiştirmek zorundadır ve zihin seyrini değiştirdiğinde, yeni bir kişilik gelip
yerleşir.
6. Önce bedenin değişmelidir. Bedenin değişirse, nefes alış
verişin de değiştirilebilir. Nefes alış verişin değiştiğinde, düşüncelerin
değiştirilebilir. Ve düşüncelerin değiştiğinde, sen de değiştirilebilirsin.
7. Aum, evrensel sesin sembolüdür. Kendi içinde düşünceler ve
sözcükler duyarsın, ama varlığının sesini asla duymazsın.
8. Bir mantrayı meditasyon yapmadan tekrarladığın takdirde,
bilinçaltına düşersin. Bilinçaltına düştüğünde ise iyi bir uyku, bir rahatlık,
sağlık verir. Ama devam ettiğinde bilinçaltına düşersin ve o zaman bir zombi
olursun.
9. Tekrarlamak sadece meditasyon yapmaya yardımcı olur.
Tekrarlama, nesneyi yaratır, ancak en zor fark edilen nesne Aum sesidir. Ve en
zor fark edilen nesnenin farkına varabilirsen, farkındalığın da zor fark edilir
hale gelir.
10. Büyük bir şeye baktığında, farkındalığın da büyük
olur. Cinsel bir bedene baktığında, farkındalığın da cinsel olur. Bir şeyi
izlediğinde -açgözlülüğünü uyandıran bir nesneyi izlediğinde- farkındalığın da
açgözlü olur.
11. Neye bakarsan, o olursun. Gözetleyen, gözetlenen haline
gelir; bunu unutma.
12. Yoga sözcüğü, yuj kökünden gelir. Buluşmak, kombine
etmek anlamına gelir. Özne ve nesne birbirine bağlandığında gerçekleşir.
İngilizce yoke -bağlamak- sözcüğü de yuj kökünden türemiştir, tıpkı Yoga gibi.
13. Hintlilerin sağlık için kullandıkları sözcük oldukça
anlamlıdır: Swasthya. Bu sözcüğün anlamı, "kendin olmak"tır. Sanskrit
dilinde sağlık için kullanılan sözcük 'kendin olmak', 'merkezde yoğunlaşmak'
anlamına gelir.
14. Sözcüklerin köklerine inmek daima iyidir, çünkü
insanlığın çok uzun tecrübelerinden meydana gelmişlerdir. Sözcükler tesadüfi
değildir.
15. Hastaysan başkalarına ihtiyaç duyarsın ve başkaları da
hastalandıklarında sana ihtiyaç duyarlar. Ve iki hasta insan bir araya
geldiğinde hastalık sadece iki kat değil, birkaç kat daha artar.
16. Beden ve zihin değilsin,
beden-zihinsin. Kişiliğin psikosomatiktir -her ikisi beden-zihindir.
17. Gözler kapatılır, çünkü gözler biyoenerjinin neredeyse
yüzde seksenini serbest bırakır. Sürekli seyahat ediyorsan trenden ya da
arabadan dışarı bakmaya devam ettiğinde kendini yorgun hissetmenin nedeni
budur. Kapalı gözlerle seyahat ettiğinde kendini o kadar yorgun hissetmezsin.
18. Gözlerini çok fazla kullanıyorsun ve gözler yorulduğunda,
bedenin tamamı yorulur.
19. Bir kez seçimini yaptın mı, hiçbir işbirliğine karşı
şüphe duyma, çünkü şüphe işbirliği aracılığıyla mevcuttur. Ona enerji vermeye
devam eder ve tekrar üzerinde düşünmeye başlarsın.
20. Ve unutma, beden hareket etmiyorsa, zihnin de hareket
edemez, çünkü zihin ve beden iki ayrı şey değildir. Onlar tek bir fenomenin iki
kutuplarıdırlar.
21. Bütün Yoga
duruşları gerçekte bedenle ilgili değil, var olma kabiliyetiyle ilgilidir.
22. Pramad, sanki uykuda yürümek gibi anlamına gelir.
Aldırışsızlık bunun bir parçasıdır. Tam karşılığı "Zombi olma: Hipnotize
edilmiş gibi yürüme"dir.
23. Kuruntu, gözleri açık hayal görmek demektir, ama
herkes bu şekilde hayal görür.
24. . İnsan güçsüzdür, çünkü sadece bir bütün güçlü olabilir
-insan değil. Tek bir parça güçlü olamaz.
25. Aslında gerçekten güçlü olan bir insan asla saldırgan
değildir.
26. Sadece güçsüz insanlar kendilerini kanıtlamak için
saldırgan olurlar ki böylece çok güçlü olduklarını gösterebilsinler.
27. Keder, umutsuzluk,
titreme ve düzensiz soluklar altüst olmuş bir zihnin belirtileridir.
28. Mutlu insanlarla mutlu olarak, kendi içsel çiçeklerinin
açmaya başladığı bir durum yaratırsın.
29. Birileri mutluysa, bu senin mutlu olmayacağın, mutluluğu
senden aldığı ve bu yüzden senin de mutlu olamayacağın anlamına gelmez.
Mutluluk, mutlu insanlar tarafından tüketilebilecek bir şey değildir, bir
yerlerde var olan bir şey değildir.
30. Mutluluk herhangi bir şey değildir; maddi değildir.
Kimsenin sıkıca yapışabileceği bir şey değildir. Onu paylaşabilirsin. Bir çiçek
açtığında paylaşabilir; bir kuş öttüğünde paylaşabilir; birileri mutluysa
paylaşabilirsin.
31. Öyleyse anlaşılması gereken şey kötülük varsa, cehennem
varsa, bunun tek nedeni sensin. Sorumluluğu asla başkasına atma, çünkü
sorumluluğu başkasına atmak, temel gerçeklerden kaçmaktır.
32. Kendini kötü hissediyorsan, bunun tek sorumlusu sensin
-sadece sensin. İçine bak ve nedenini bul. Hiç kimse kendini kötü hissetmek
istemez. Nedenini kendi içinde bulabiliyorsan, onu söküp atabilirsin.
33. Daima senin altında olan insanları ararsın. Senden
yükseklerde olan insanlardan hep korkarsın; hep senden daha aşağıda olanları
ararsın ve senden daha aşağıda olanları aradıkça, daha aşağılara düşersin. O
zaman hep daha da aşağıda olan insanlara gerek duyarsın.
34. Dostluk, diğeriyle aynı durumda olacağın, dostunla aynı
olacağın bir durum yaratmak demektir. Merhamet ise birinin kendi durumundan
aşağı düştüğünde devreye girer. Ona yardım etmek istersin, ama onun gibi olmak
istemezsin. Ona elini uzatmak ister, onu yukarı çekmek ister, yüreklendirmek
istersin.
35. İnsanlar, başkalarına sempati gösterebildiklerinde
kendilerini daima iyi hissederler; daima sevinirler. İçten içe kendilerinin,
Tanrı'ya şükür, o kadar kötü bir durumda olmadıklarını hissederler.
36. Merhamet, diğerine yardım etmek istiyorsun anlamına
gelir. Yapabildiğin her şeyi yapmak istiyorsun demektir. Kötü durumdan
kurtulmasına yardımcı olmak istiyorsun anlamına gelir. Bundan dolayı mutlu
değilsin, ama kötü durumda da değilsin.
37. Sempati duyduğunda, mutsuzluğu sevmeye başlarsın, mutsuz
olan adamı değil.
38. Mutsuzluğu asla sevginin bir nesnesi haline getirme.
Mutsuzluğa şefkat gösterme, çünkü bir kez şefkat gösterip, onu sevgi nesnesi
haline getirdin mi, mutsuzluğa bir kapı açmış olursun. Er veya geç sen de
mutsuz olursun.
39. Yüzeyde birinin mutsuzluğuyla mutsuz oluyorsan,
derinlerde bir yerde mutluluk akar.
40. Bir insan mutsuzsa, bunu diğerlerine de bulaştırır.
Mutsuzluk da tıpkı mutluluk gibi bulaşıcıdır. Ve sen de bu halinle mutsuzluğa
açıksın, çünkü bilmeden daima mutsuzluğu arıyorsun. Zihnin mutsuzluğu arar,
çünkü mutsuzlukla sempati duyarsın; mutlulukla kıskançlık duyarsın.
Yorumlar
Yorum Gönder