Ustaca Sevmek / Don Miguel Ruiz / KİTAP ALINTILARI

 




1. Binlerce yıl önce, Meksika 'nın güneyindeki Toltek "bilginin kadınları ve erkekleri" olarak biliniyordu. Antropologlar Tol tekleri bir ülke ya da ırk olarak tanımlıyor. Oysa Toltek, kadim spiritüel bilgileri ve uygulamaları araştırmak ve korumak için bir toplum oluşturan bilim insanları ve sanatçılardı. Bu insanlar Teotihuacan'ın ustaları (nagual) ve öğrencileri olarak bir araya gelmişti. Teotihuacan, Mexico City'nin dışında "İnsanın Tanrı Olduğu" bir yer olarak bilinen çok eski bir piramitler şehridir.

 

2. Eğitim diye adlandırdığımız şey insanın evcilleştirilmesinden öte bir şey değil.

3. Ödüllendirilmeme korkusu geri çevrilme korkusuna dönüşüyor. Bizi değişmeye, maske takmaya iten, başka birisinin gözünde yeterince iyi olmama korkusu. Sonra da sadece kabul edilmek, ödülü almak için bizden istenilene göre biçimlenen bu maskeye can vermeye çalışıyoruz. Anne baba, öğretmen, dinimiz ya da her ne ise onun nezdinde iyi sayılmak için olmadığımızı olmuş gibi davranmayı, başka birisi olmayı öğreniyoruz. Uygulamayı sürdürdükçe sürdürüyor, olmadığımızı olmada ustalaşıyoruz.

 

4.  İnsanlar doğaları gereği son derece duyarlı varlıklardır. Böylesine duygusal olmamızın nedeni her şeyi duygusal beden aracılığıyla algılayışımız. Duygusal beden belli frekansları almak için ayarlanabilen bir radyo gibidir. İnsanın doğal frekansı evcilleştirilmeden önce yaşamın keşfi ve keşfin çıkarılan tadıdır, sevgiye ayarlıdır varlığımız. Çocukken kafamızda soyut bir sevgi tanımı yoktur. Olanca yalınlığıyla sevgiyi yaşarız. Bu bizim oluş biçimimizdir.

 

5.  Duygusal bedenin bizi bir şeylerin yanlış yolda olduğuna uyaran bir alarm sistemi gibi çalışma özelliği vardır. Aynı şey fiziksel beden için de geçerlidir. Onun da bizi bedenimizde gerektiği gibi çalışmayan bir şeye karşı bir uyarma yolu vardır. Acı deriz adına. Acı hissettiğimizde bunun nedeni bedenimizde dikkatimizi çevirip iyileştirmemiz gereken bir şey olmasıdır. Duygusal bedenin alarm sistemi de korkudur. Korku hissettiğimizde bunun nedeni bir şeylerin gereği gibi olmamasıdır. Belki de yaşamımızı yitirme tehlikesiyle karşı karşıyayızdır.

 

6. Duygusal beden duyguları algılar ama bunu gözlerin aracılığıyla değil duygusal beden yoluyla yapar. Çocuklar duyguları mantıklı zihinleriyle yorumlayıp sorgulamaksızın yalnızca hisseder. Çocuğun kimi insanları kabul edip kimilerini reddetmesinin nedeni budur. Birisine güvenmediklerinde bu insanın yansıttığı duyguları hissedebildikleri için kabul etmezler onu.

 

7. "Haklı" olma gereksinimi, dışımıza yansıtmak istediğimiz benlik imgemizi korumaya çalışmanın sonucudur. Kendi düşünce biçimimizi yalnızca başkalarına değil, kendimize de dayatmamız gerekir.

8.  Kendimizle ilişkimiz neden sorunludur? Çünkü yaralıyız, baş edemediğimiz  duygusal  zehirle doluyuz. Bunun da nedeni gerçek dışı, varolmayan ve zihnimizde haksızlık olarak algıladığımız bir kusursuzluk imgesi ile büyümüş olmamız.

 

9.  Yaşam size neye gereksiniyorsanız onu sunar.


10. Bağımlılık, kaybetme korkusu nedeniyle kıskançlığa, talepkarlığa dönüşürmüş.






11. Mutluluğunuzu alıp başka birisinin ellerine bırakacak olursanız er geç kıracaktır. Mutluluğunuzu başka birisine verirseniz alıp götürebilir. Çünkü mutluluk yalnızca sizin içinizden gelebilir ve sevginizin sonucudur. Mutluluğunuzdan siz sorumlusunuz. Başka birisini hiçbir zaman kendi mutluluğumuzdan sorumlu kılamayız.

 

12.  Birisini ne kadar çok severseniz sevin onun olmasını istediği kişi olmayacaksınız.


13. Her düşçünün düşü kendince olacaktır. Bu nedenle iki düşçü arasındaki farkları kabul etmemiz, birbirimizin düşüne saygı göstermemiz gerekir.


14. Bedeninizin hücrelerden oluşması gibi düşleriniz de duygulardan oluşur. Bu duyguların iki kaynağı vardır : Birisi korku ve korkudan doğan bütün diğer duygular, diğeri ise sevgi ve sevgiden kaynaklanan bütün duygular. Her iki duyguyu da deneyimleriz. Ama gündelik yaşamımızda ağır basan korkudur. Dünyadaki olağan ilişkilerin yüzde doksan beşinin korku, yüzde beşinin sevgiye dayalı olduğunu söyleyebiliriz.

 

15. Sevgi hiçbir zorunluluk barındırmaz. Korku zorunluluklarla doludur. Korku yolunda bir şeyi yapına nedenimiz onu yapmak ' zorunda oluşumuzdur. Başkalarından da aynı şekilde davranmalarını bekleriz. Zorunluluk onlar için de geçerlidir. Zorunluyuzdur, bunu hissettiğimiz an direnmeye başlarız. Ne kadar direnirsek o kadar çok acı çekeriz.

 

16. Sevgide beklenti yoktur. Korku ise beklenti doludur. Korktuğumuzda yapmamız gerektiğini düşündüğümüz şeyleri yaparız, başkalarından da aynı şekilde davranmalarını bekleriz. Bu nedenle korku acı vericidir, sevgiyse sizi incitmez. Bir şey beklediğimizde, beklentimiz de gerçekleşmediğinde haksızlığa uğradığımızı hisseder, acı duyarız.

 

17.  Şefkat, saygı ve sevgiden doğar, acıma ise saygının yokluğu ve korkudan.

 

18.  Öfke, yüzüne maske geçirmiş korkudan başka bir şey değildir.


19. Giriştiğimiz güç savaşının nedeni saygıdan yoksun oluşumuzdur. Gerçek sevgiden yoksun oluşumuz. Yaşadığımız bencillik, sevgi değil.


20. Saygının yokluğunda herkes kendini diğerinden sorumlu hissettiği için güç savaşları başlar.

 



21. Son olarak, başka kimsenin sizi mutlu edemeyeceğinin, mutluluk kaynağınızın içinizden gelen sevgi olduğunun bilincindeyseniz bu farkındalık Tolteklerdeki en büyük ustalık olan Sevgi Ustalığı haline gelir.

 

22. Ustaca sevmenin yegane yolu sevgiyi eyleme dökmektir. Sevginizi doğrulamanız, açıklamanız gerekmez. Gereken, sevgiyi yaşamaktır. Ustayı yaratan uygulamadır.


23. İnsan ilişkilerinde bir güç savaşı sürüp gidiyor. Bunun nedeni, başkalarının dikkatini elde etmek için rekabete girişmek üzere evcilleştirilmiş olmamız. Sevgi olarak adlandırdığımız, varlığımıza gereksinen, bize bakan birisine duyulan gereksinim; bu sevgi değil bencillik.


24. Kusursuzluk sahte bir kavramdır, aslında gerçek bile değildir. Ama varlığına inanıyorsunuz. Kusursuz olmadığınız için kendinizi kabul etmiyorsunuz. Kendinize yönelen reddin şiddetini belirleyense yetişkinlerin bütünlüğünüzü ne ölçüde kırmış olduğudur.


25. Bencilliğin nedeni sevgisizliktir.


26. Herhangi bir ilişkiye girdiğimizde istediğimiz, paylaşmak, zevkini tatmak, eğlenmek, sıkılmamaktır. Kendimize bir eş arıyorsak oynamak, mutlu olmak, olduğumuz gibi olmaktan zevk aldığımız içindir.


27. Bencillik yürek yoksulluğundan, sevginin bol olmadığına inanmaktan kaynaklanır.


28. Sizi mutlu ya da mutsuz kılan tepkilerinizdir.


29. İnsanların Düş içindeki görme biçimleriyle yargılamaksızın olduğu gibi görme arasında büyük bir fark vardır. Fark duygusal bedeninizin algıladıklarınıza tepkisindedir.


30. Tepkileriniz derinliklerinizdeki gizli bir inançtan kaynaklanıyor. Tepki biçiminiz binlerce kez yinelenmiş ve alışkanlık haline gelmiş. Belli bir biçimde varolmaya koşullanmışsınız. Sizi bekleyen zorlu sınav da bu; doğal tepkilerinizi, alışkanlıklarınızı değiştirip riski göze alarak farklı seçimler yapmak. Sonuç istemediğiniz bir şeyse istediğiniz sonuca ulaşana dek yeniden ve yeniden değiştirin.

 



 

 



 

 

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar