Titreşimini Yükselt Hayatın Değişsin / Ayşe Tolga / KİTAP ALINTILARI

 





1. Yeni dünya düzenine doğru yer alan yüksek bilinçler arttıkça aslında şifanın ne demek olduğunu daha derinden anlayacağız. Hastalık diye bir şeyin olmadığını, aslında sadece hastanın olduğunu anlayacağız. Hastanın ise aslında en temelde bedensel enerji dengesi bozulan kişi demek olduğunu öğreneceğiz. Çünkü her şey enerjinin dengesinden geçiyor. Enerjimiz kaynaklarımızı, dengesi ise titreşimimizi, titreşimimizse frekansımızı belirliyor. Enerji kaynaklarımız frekansımıza uygun ya da daha yüksek olursa her boyutta sağlıklı olacağız.

 

2. “Sağlıklı olmak” tanımımın içinde tabii ki zenginlik, maddi refah, neşe, sağlıklı sosyal ilişkiler ve sağlıklı romantik ilişkilerin de yer aldığını anlamak gerekiyor.

 

3. Titreşimi anlamadan önce, çok daha öz bir bilgiyi, enerjiyi anlamak gerekir. Her şeyin özü, enerjidir. Kütle ise, enerjinin yoğunlaşmış halidir. Canlı cansız, her şeyin enerjisi vardır, dolayısıyla titreşimi de vardır. Mesela sevgi de enerjidir, besin de, insan da, düşünce de enerjidir. Bütün evren, yaşayan ya da yaşamayan şeyler yüksek titreşimlerden oluşur.

 

4. Yunanca “holos” yani “bütün” sözcüğünden türetilmiş bir şifa yaklaşımıdır. Yaşam bir döngüdür ve bu döngünün bir dengesi vardır. Holistik yaklaşım, kişinin kendi bedeni, zihinsel ve ruhsal farkındalığını artırarak döngüdeki dengeyi korumayı ve canlının kendi doğasındaki iyileşme potansiyelini harekete geçirmeyi hedefler. Titreşimini bozan, kendi bütünlüğünü engelleyen durumları ve sistemleri dengelemesine yardımcı olur.

 

5. An, tam da şimdi mevcudiyetidir. Sadece varoluşun coşkusu saklıdır içinde. Hayat geçmişte ya da gelecekte değil, anda gerçekleşir. Ama aslında her şey, yani tüm zaman şu anda, buradadır.

 

6. 1980’de Dr. Kenneth Ring yaptığı ölüm öncesi deneyleri sonucunda ölümü, bilincin bir hologramik boyuttan diğerine geçişi olarak tanımlamıştır.

 

7. 1987’de fizikçi Alain Wolf, yakaza halindeki rüyaları, bilincin başka boyutlara seyahati olarak tanımlamıştır.

 

8. Bilinç, yaşam ve gerçek; evrenin dokusunu oluşturur.

 

9. Profesör Michael Denton, hücrenin yapısını incelerken mikroskobik çalışmaları sonucunda vardığı şaşırtıcı bilgiyi şöyle paylaşmış: “Moleküler biyoloji tarafından ortaya çıkarılan yaşam gerçeğini kavrayabilmek için, bir hücreyi yaklaşık bin milyon kez büyütmemiz gerekir. Bu durumda hücre, New York ya da Londra gibi büyük bir şehri kaplayacak boyutta dev bir uzay gemisine benzeyecektir. Hücrenin yakınına gelip onu incelediğimizde, üzerindeki milyonlarca küçük kapıyla karşılaşırız. Ve eğer bu kapıların herhangi birinden içeri girersek, olağanüstü bir teknoloji ve bizi şaşkınlığa düşürecek bir komplekslikle yüz yüze geliriz”

 

10. “Zaman hiç de göründüğü gibi değildir. Sadece bir yöne doğru hareket etmez ve gelecek, geçmişle aynı zamanda mevcuttur.”







11. Yunanca “resonanti”, “akis”ten gelir. Rezonans, eko, yankı, titreşim demektir.

 

12. Titreşim, fizikte kullanılan elastik cisimlerin periyodik olarak yaptığı ileri geri hareket sonucu oluşur. Uygulanan kuvvetin frekansı, uygulanan nesnenin frekansı ile aynı olursa, frekansın büyüklüğü artar ve buna da titreşim (rezonans) denir. Frekans, 1 saniyedeki titreşim sayısıdır. Her cismin, her maddenin, her organın, kısacası tüm sistemin bir frekansı vardır.

 

13. İnsan bedeninin doğal titreşim düzeyi saniyede ortalama 300 titreşimdir.

 

14. Gerek kadim öğretiler gerekse modern araştırmalar canlılığın sürmesinde, daha süptil ve daha asli olan başka bir enerjiye işaret ederler. Bu enerjiye tüm evrene yayılmış olan yaşam enerjisi veya vital güç denir. Üstelik yaşam enerjisi olmaksızın fizik yaşamın var olamayacağı da ileri sürülmektedir.

 

15. Her maddenin her atomu, sürekli hareket halinde olan elektron ve protonlardan oluşur. Elektron ve protonlar elektrikseldir ve manyetik enerji titreşimleridir. Canlı maddenin atomları, cansız maddenin atomlarından daha aktiftir ve titreşimleri daha yüksektir. Bu nedenle ağaçların, bitkilerin, hayvanların ve insanların enerji alanları daha kolay saptanabilir ve görülebilir.

 

16. Atomik yapısı olan her şey (canlı ve cansız dediğimiz her şey) kendisini çevreleyen bir enerji alanına sahiptir. Canlı ve cansız varlıkların etrafındaki enerji alanına ise aura denir. Kristallerin, bitkilerin, hayvanların ve insanların birbirlerinden farklı titreşimleri olan auraları vardır.

 

17. Eğer enerjin düşükse, sağlığın bozulur, bir anda negatif insanlarla çevrelenebilirsin, işlerin ters gider, paran bir türlü elinde kalmaz.

 

18. Ama enerjin yüksekken, akışa güzel bir şekilde uyarsın. Hayatına ilham veren insanları alır, iyimserlikle başlarsın. İşlerin iyi gider. Başkalarına göre dünyada şanslısındır.

 

19. Titreşim, iç düşüncelerinin, duygularının, inançlarının ve her bir sözcük seçiminin doğrudan yansımasıdır.

 

20. Senin titreşimin, kendine, dünyaya ve diğerlerine ne kadar “iyi” baktığındır. Titreşimin ne kadar yüksek olursa, tuttuğun ışık miktarı da o kadar artar, ışık parçacıkların titreşir, bilincin de o kadar yüksek olur, ruhuna ve Tanrı’ya da o denli güçlü bağlanırsın.

 





21. Titreşim seviyen düşük olduğunda, atomların yavaş yavaş titreşir ve yoğunlaşır. Dalga boyu uzar ve frekansın düşer. Buna çok farklı etkenler sebep olabilir. Bedenine, ruhuna ve ilahi benliğine uymuyor, düşük öz ya da egonla yaşıyorsundur. Bedeninin ihtiyacı olan, hücrelerinin canlılığına ve titreşimine uygun olmayan düşük frekanslı yiyecekleri yiyor, iyi nefes almıyor, egzersiz yapmıyor, çok fazla elektromanyetik alana maruz kalıyor, saptırılmış inançlar, korkular, kızgınlıklar, kırgınlıklar, suçlamalar, suçluluk, kıskançlık, yargılamalar, utançlar, bağımlılıklar, affedilmezlik, şartlı sevgi, kişisel değer eksikliği, açgözlülük, ayrılık düşüncesi ve zayıflık duyguları yaşıyorsundur.

 

22. Birisinin bizi kendimizden ya da kendimiz dışındaki bir şeyden kurtarmasını beklemek, öz benliğimizi küçümseyen ve bizi hiçbir yere götürmeyecek bir anlayıştır. Kimse bizi kurtaramaz! Bizi bizden başka kimse kurtaramayacak. Kendi kendimizi kurtarmalıyız.


23. Enerjimizi nerede yoğunlaştırdığımız önemlidir! Eğer enerjimizi ruhsal gelişim ve duygusal temizliğe odaklıyorsak, titreşim artacaktır ve bilincimiz çoğalacaktır.

 

24. “Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır.”

 

25. Bu görkemli yaşam sürecinde temel rolün, başkalarına şifa vermek ya da başkalarını eğitmek ve tek elle dünyayı değiştirmek değil, sadece kendi evriminden sorumlu olmaktır.

 

26. Bu hayatta bulunma amacın, kendini geliştirmektir.

 

27. Düşüncelerini kontrol edemiyorsan hayatını kontrol edemezsin.

 

28. Bir düşüncenin kalitesini veya titreşimini bilmek istediğinde, sadece o düşüncenin seni nasıl hissettirdiğine dikkat et. Kendini nasıl hissettiğin, her zaman bir titreşim belirtisidir. Eğer bir düşünce korku ya da hayal kırıklığı gibi duygular yaratıyorsa, yanlış yöne doğru gidiyorsundur. Eğer bir düşünce aşk, barış ya da şefkat gibi geniş duygular uyandırıyorsa, doğru yöne gidiyorsundur.

 

29. Depresyon veya korku düşük titreşim yelpazesindedir; sevinç, şefkat, neşe ve sevgi ise elbette yüksek titreşim yelpazesinde.

 

30. ‘‘Dünyanın, tüm bilim insanları tarafından kabul edilmiş frekansı 7.83 Hz’dir. Bu değere dünyanın kalp atışı da deniyor.

 







31. Şimşek ve yıldırımlar şeklinde yeryüzüne akan elektrik enerjisi, yeryüzü ile iyonosfer arasındaki boşlukta çeşitli elektromanyetik rezonans sahaları yani değişik frekanslarda titreşen elektromanyetik alanlar meydana getirirler, işte bu alanların titreşimine “Schumann rezonansı” denir. İsmini, mucidi Alman fizikçi W. O. Schumann’dan almıştır. 1952 senesinde keşfedilen Schumann rezonansı, yeryüzü ile iyonosfer tabakası arasındaki boşluğun doğal titreşimidir, yapılan ölçümlere göre Schumann rezonans frekansı 7.8 Hertz’dir.

 

32. Hans Berger isimli Alman bilim insanı, beynimizin çeşitli aktivitelere göre, değişik elektrik dalgaları yaydığını keşfederek elektroensefalografi yani şimdiki adıyla EEG denilen bir aletle beynin çıkardığı değişik elektromanyetik dalgaları kaydetmiştir.

 

33. Schumann rezonansı kayıtlarını tutan merkezlerin verilerine göre, 1980 yılından sonra yapılan Schumann rezonansı ölçümlerinde, ortalama 7.8 Hertz olan dünyanın manyetik alan frekansının yükselerek, 11 Hertz’in üzerine çıktığı, ayrıca saniyede 1000’in üstünde gerçekleşen yıldırım ve şimşek çakmalarının da, saniyede 2000’e çıktığı tespit edilmiştir.

 

34. 7.83 Hz frekansı beyindeki alfa dalgalarının frekansıdır. 8.5-16.5 Hz frekansına çıktıkça beta frekansına doğru yükseliş başlar. Schumann rezonansı 12-16.5 Hz arasında ani çıkışlar yaptığı için, beyin dalgalarını nasıl etkilediğini nörologlar uyanık sakinliğin ideal hali olarak tanımlamışlar.

 

35. Biz her şeyi, işimizi, ilişkilerimizi ve çevremizdeki dünyayı kendimizle ilgili hissettiklerimize göre deneyimleriz. Her birimiz kişisel düşüncelerimizin ve hislerimizin ürettiği kendi enerji frekansımız içinde yaşarız. Vücudumuzun her hücresine nüfuz eden bu frekans, sağlığımızın, ilişkilerimizin, başarımızın ve yaşantımızın tüm alanlarında seviyesine göre kendini gösterir.

 


36. Bruce Tainio, insan bedeninin belirli bölümlerindeki frekans seviyelerini ölçen bir frekans monitörüyle vücudun, organların frekansını ölçmeyi başarmış bir bilim insanıdır.

Tainio’nun ölçümlerine göre, sağlıklı bir insan beyninin frekansı tam olarak 72 megahertzdir (MHz).’’

Sağlıklı bir insan bedeninin frekansı ise 62-78 MHz’dir. Nezleyken 58 MHz frekansındadır.

Sağlıklı bir insan beyninin frekansı ise 71-90 MHz (IQ ve EQ, elbette ki frekansı etkilemektedir).

Vücudunda parazitler olan bir bedenin frekansı 55 MHz. Kanserli bedenin frekansı 42 MHz.

Ölüm öncesindeki frekans ise 25 MHz.

 


37. Biyofizikçi Alman doktor Fritz Albert Popp, bütün canlı hücrelerin ışık saçtığını ve ışığın kaynağının DNA olduğunu kaleme aldığı bir makaleyle açıklamıştır. Makaleye göre DNA birden çok frekans yayınlıyordu.

 

38. İsveçli radyolog Bjorn Nordenstrom, bir tümörün içine bir elektrot yerleştirip doğru akım verildiğinde tümörün yok olduğunu test etmiştir.

 

39. Tapınakların yerleri, özel mekânların, özellikle de ruhsal yerlerin enerjileri özel olarak elden geçirilir. Yani Feng Shui kullanılır. Bu bilim dalına Batı’da Jeomansi (ya da Jeomanti) deniyor. Mekânın enerjisi Chi ustası tarafından belli aletler kullanılarak tespit edilir ve negatif enerji bloke edilerek yukarı çıkması engellenir. Böylece mekânın enerjisinde gözle görülür bir değişim başlar.

 

40.  Kalp beyinle tam 4 farklı türde iletişim kurar:


1. Sinirlerle nörolojik iletişim

2. Kan basıncı dalgalarıyla biyofiziksel iletişim

3. Hormonlar ve nörotransmitterlerin kurduğu biyokimyasal iletişim

4. Elektromanyetik iletişim

 

 

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar