TİTREŞİMİNİ YÜKSELT HAYATIN DEĞİŞSİN / AYŞE TOLGA / KİTAP ALINTILARI -4-

 


 

1. Diapozon çatalı: Diapozon çatalı müzikteki temel notaların uyumuna ayarlanmış bir enstrümandır. Ancak yaydığı frekansın şifa gücü de olduğu için, ses terapisinde ve akupunkturda da kullanılır.

 

2. En bilindik mantra olan ve bütün eski Hindistan dinlerinde kullanılan Om kutsal sesi, “Aum” şeklinde, yani üç harften oluşacak şekilde okunur. Bu üç ses, kozmik yaratılışın üç aşamasını simgeler. Om hecesi gizemli biçimde bütün evrenin özünü temsil eder. Her dile gelişi, evreni yaratan güçlere içten bir övgü, derin bir saygıdır.

 

3. Budizm’in en önemli mantrası ise “Om Mani Padme Hum”dur. Budistler bu sözü tekrar etmeyi ve içerdiği kutsal öz olan şefkat ve merhameti evrene yaymayı bir ibadet olarak yaparlar.

 

4. Cam bir bardağa bir tatlı kaşığı tuz koy, bardağın yarısına kadar, tercihen elma sirkesi koy, kalan boş kısmını da suyla doldur.


Sen de evinin, yatak odanın ya da işyerinin görünmeyen bir köşesine tuzlu ve sirkeli suları koyarak 24 saat bekle. Sonra bardakları alıp aynı işlemi 3 gün daha tekrarla. Sirkeli suyun rengi değiştiğinde şaşırma. Bu uygulamayı su ertesi gün temiz kalıncaya kadar devam ettir. Sonrasında hep bir köşede tuzlu ve sirkeli su bardaklarından bulundur. Evdeki düşük titreşimleri temizlemek için Şamanların yaptığı uygulamalardan biridir sirkeli ve tuzlu su. İşe yarar mı, sorgulama bile.

 

5. Bir şey senin kısmetinse, dünyanın iki ayrı ucunda da olsanız, birbirinizi bulursunuz. Çünkü doğru frekanslar her zaman birbirlerini bulurlar.

 

6. Başımıza gelen her şey, başka bir durum ya da olayın bir sonucudur.

 

7. Vücudunda duygusal bloklar olmamalıdır. Böylece enerji tüm vücuduna eşit şekilde akar. Sorunları bedenlerimizde sakladığımız zaman duygusal bloklar meydana gelir. Bunlara geçmişte yaşanan acılar ve geleceğe dair korkular da dahildir.

 

8. Bedendeki sıkışmış enerjinin fiziksel bir karşılığı olsun veya olmasın, bedendeki ağrılar, enerjinin akmasını engelleyen bir blok olduğunun bilgisini verir. Enerjinin vücutta akması için duygusal sorunların serbest bırakılması gerekir. Enerji aktığında, dışarı çıkabildiğinde, kullanılabildiğinde vücuttaki ağrılar, yaralar, duygusal yıkımlar da iyileşir.

 

9. İnançlarında ustalaş: İnançlar, şartlandırılmış düşünceler olduğundan, her inancın buna karşılık gelen bir titreşimi vardır. Bu da mağduriyet ve güçsüzlük gibi aslında seni güçlendiren inançları serbest bırakıp yerine güçlendirici inançları benimsediğinde titreşimini artırabileceğin anlamına gelir. Bilinçli olarak iyiyi yaratma yeteneğine ne kadar inanırsan ve evrenin koşulsuz olarak seni desteklediğine güvenirsen titreşimin de o kadar artacaktır. Seni gitmek istediğin yere götürecek olan inançları kabul et lütfen, yaşamında da uygula. Bu inançlar ne olabilir? Olumlu inançlar diyebiliriz. Dünya güvenli bir yerdir, ben güvendeyim, işlerim her zaman yolunda, ben şanslıyım. Bunlar aslında biraz daha olumlama içeren pozitif içerikler.

 

10. Değerlerine sahip çık: Sahip olduğun değerler çok önemli... İnsan olarak vazgeçilmez özelliklerin, senin değerlerindir. Erdem, güven, dürüstlük gibi... Bunları taşırken, dış dünyadan ya da başkalarından senin değerli olduğunu kanıtlamalarını istemekten vazgeç. Kendi özüne bağlan. Başkalarından seni onaylamalarını istemekten vazgeçtiğinde titreşimin doğal olarak artacaktır. Kaynak sende, başka bir yerde değil.

 

Unutma ki, değerli olduğunu kanıtlamak için bir şey yapmak zorunda değilsin, bunu kanıtlamaya çalışmak, seni bu düşünceden uzak tutar.

 





11. Duygusal ihtiyaçlarını kendin karşıla: Duygusal gereksinimlerini karşılamak için kendini feda etmekten veya çok sevdiklerinden ödün vermekten vazgeçtiğinde, titreşimin doğal olarak artacaktır. Sen öncelikle kendi duygusal gereksinimlerini karşılamalı, kendini takdir etmeli, kendini anlamalı, kendini kabul etmeli, kendini onaylamalı ve kendini dinlemelisin. Bunun için de yine, kendine dönmeye, kendinle bütünleşmeye ihtiyacın var. Bir süreliğine kapılarını dışarıya kapatıp, içinde yaşaman faydalı olacaktır.

 

12. Dünyayı sıkıntıların, sorunların için suçladığın sürece, yaratma gücün yok olacaktır ve titreşimin de düşük seviyede kalacaktır. Bunun tam tersine, yaşamın için giderek daha bilinçli bir şekilde sorumluluk aldığında, titreşimin doğal olarak artacaktır. Unutma dünya sen böyle olduğun için bu halde, o halde öncelikle kendinden başlayarak, şikâyet ettiğin her şeyin sorumluluğunu al.

 

13. Tepkisellikten uzak dur: Gerçekler kimi zaman, hatta çoğu zaman acıdır. Ancak hayatın gerçeğidir. Gerçeklere karşı ne zaman negatif bir tepki verirsen gücün azalır ve tepkine uyum sağlaması için titreşimin düşer. Düalite dediğimiz dünyanın 3. boyut duygu dünyasından sıyrılmak, iyi-kötü temelli duygulardan sıyrılmak gerek. İşin püf noktası şu: Hiçbir şeyi kişiselleştirme ve tepki vermene neden olan hikâyenin bir parçası olmayı bırak. Unutma ki, bu sadece bir hikâye ve biz onu gerçekleştirmedikçe hiçbir hikâye gerçek olmaz.

 

14. Pisliği taşıma: Herkesin çöpünü yanında mı taşıyorsun? Yapma... Birisi sana kirli bir bez fırlattığı için onu yakalayıp elinde taşıman ve evine götürmen gerekmez. Etrafındaki insanların sana gönderdiği düşük titreşimli enerjiler kirli bezlerdir. Sen bu dünyaya “negatif enerji süngeri” olmak için gelmedin. Titreşiminden sorumlu olacaksan, diğer insanların negatif enerjisini üstlenemezsin. Hadi o pis bezleri bir daha eline bile alma, var olanları da hemen at.

 

15. Potansiyelinle iletişime geç: İçindeki yüksek güçle ve potansiyelinle ne kadar sağlam bir bağlantı kurarsan titreşimin de o kadar yüksek olur. Potansiyelin de bir “şey”dir.


Potansiyelin aslında şu an içinde sende gizli olan geleceğindir. Birikimlerin, kişisel geçmişinin sende bir yansımasıdır potansiyelin, sen titreşimini yükselterek daha üst rezonansa çıktıkça potansiyelin de gelişecek.

 

16. Evrimine teslim ol: Sen, evrimleşen bir varlık olduğunu idrak ettiğinde sonsuz bilinçle bağlı olarak yaşayacaksın. Bir ruha sahip bir beden değil, bedene sahip bir ruhsun. Evrim ise sembolik bir ölüm ve yeniden doğuş sürecidir. Yepyeni sen, bu süreçte kim olduğunu ve olmadığını anladığın noktada karşına gelecek. Potansiyelin senin içinde gizli bir elmas gibi. Sen kim olduğun konusunda uyanışa geçtikçe, açılan kapıları da, karşına gelen hocaları da görebileceksin. Çünkü inan, karşına gelen her şey bir mesajla geliyor. Sana canıgönülden yardım eden tüm evren, ona güvenmeni bekliyor. Bu yüzden olacağın şey olmak uğruna, şu anda olduğun şeyden vazgeçebilmelisin. Farklı bir rezonans, teslim olmayı gerektirir. Kaybedecek bir şey, kazanacak çok şey yok aslında. Herkes kendi evrimini gerçekleştirmek durumunda.

 

17. Drama, dramatizasyonda yer alan düşük titreşimli düşünceler, duygular ve inançlar gerektirir. Kimin kime ne yaptığı kimin umurunda? Buna değmez, affet, unut, devam et ve dedikoduyu da, dramı da hayatından çıkar.

 

18. Soruna değil, çözüme odaklan.

Neyi sevmediğini biliyorsan, onu tersine çevirebilirsin ve yine aynı şekilde neyi sevdiğini bilirsin. Soruna odaklanırsan, yıkım ve çöküş halini sürdürüyorsundur. Enerjini ve dikkatini ne yapmak istediğine yeniden odaklarsan, daha yüksek bir titreşimde var olan çözümle aynı paralele gelirsin. Çözümle bir kez buluştuğunda, ilham veren eylemin en üst düzey sonuçlara ulaşır. İşte bu bir bilinçli yaratma eylemidir.

 

19. İnsanları olduğu gibi kabul et: Çok fazla yanlışlar mı görüyorsun? O halde önce kendinde yanlışlar görmeyi bırakmalısın. Bu seviyede hataları görmen, ayrılmakta olduğun 3. boyutun düalite etkisidir. Bu boyutta yargılayıcılık çok fazladır, binlerce yıldır insanlık bu enerji alanının içinde olduğu için kemiklerine kadar işlemiş olan yargı enerjisinden çıkarken, sana yapışan kırıntıları fark et.

 

Kendini veya başkalarını yargıladığında veya eleştirdiğinde titreşimini bastırmış, aslında kendini baskılamış olursun. Yargı ve eleştiri, iyi niyetli olsa bile, titreşimi baskılayıcı etki gösterirler. Sen insanları ve olayları akışına bıraktığında kendin ve başkaları için titreşimin doğal olarak artacaktır. Yürüdüğün sokaklarda, karşılaştığın insanlarda rengârenk ve cıvıl cıvıl güzel enerjileri görmeye başlayacaksın.

 

20. Bağışlayıcı ol: Affetmemek çok yorucu... Hepimizi üzer, bitirir, titreşimimizi düşürür. Başkalarıyla arana güzel bir köprü ör, iletişim köprüsü olsun bunun adı, böylece hızlıca onlara bağlan. Şanslıyız ki, affetme, minnettarlık ve unutma gibi artan titreşime hızlı bir şekilde erişmemizi sağlayan birçok köprümüz var. Bağışlama köprüsü mesela, seni utançtan kurtarabilir, daha pozitif ve daha yaşanabilir bir dünyanın içine sürükleyebilir. Hele bir de bize iyilik yapan, bize değer katanlara karşı minnettar olmayı öğrenmek çok önemlidir. Zira burada da, minnettarlık köprüsü bizi korkudan sevgiye götürür. Pozitif ve enerjik araçların güçlü birleşimi kendimizi iyileştirmemizi ve haklı bir şekilde bütünleşmemizi sağlar. Köprüler kurmak çok önemli.

 





21. Rehberliğin kalbinden, bağırsaklarından veya üçüncü gözünden gelip gelmediğini bilmeyi, anlamayı, dinlemeyi öğren. Bir şeyin “doğru” olmadığını kalbinde, midende bir saniye içinde hissettiğinde, sonra aklını devreye sokup, kalbinin hislerini geriye atıp, içinde bir ses sana yine de “yanlış” olduğunu söylerse, içindeki sesi dinle. Asla aklını dinleme, çünkü doğru değildir.

 

22. Katkıda bulun: Başkalarına veya dünyaya katkıda bulunma arzusu doğaldır ve gerçektir. Karşılıksız vermek, zor durumdakilere yardım etmek bizim doğamızda var. Ancak bu katkıda bulunma eylemini de temiz bir enerjiyle yapmalıyız. Yardım veya katkı, bir çıkar, bir zorunluluk, korku veya suçluluk duygusuyla yapılmamalıdır. Bu alanın titreşimi çok düşüktür, büyük amacımıza hizmet etmez. Yani eksideyizdir.

 

23. Kendini ifade etmeyi alışkanlık haline getir: Farklı olmak, kendini ifade etmek, konuşmak, gerçeği anlatmak, utangaçlığı aşmak, başkalarının ne düşündüğünü umursamamak ve kendin için düşünmek için cesur ol. Işığını yak! Zaman, utangaçlık zamanı değil... Hissettiklerin içinde titreşimini düşürecek düşük duygulara dönmeden, özgürce, şefkatte kalarak ifade et kendini. Böylece dedikodu, kırgınlık, utanç ya da kin duymadan kendini ifade edebileceksin. Dans et ve kanatlarını aç, sonuçta ne zaman uçacağını asla bilemezsin.

 

24. Aşkını yay, genişlet, büyüt: Sevgiyi seçme ve sevgiyi ifade etme eylemleri basit ama derin eylemlerdir ve kesinlikle titreşimini artırır. Sen sevgini ifade edip yayarken, diğerleri de bu büyük sevgiyi hissedecektir ve onu kendi içinde bulmaya başlayacaktır. Sen kendi titreşimini yükseltirken, amacının bir yan ürünü olarak etrafında bir “Aşk Salgını” yayıyor olabilirsin. Çoğu insan bana sarılmayı çok sever, benim yanımda kendilerini çok iyi hissettiklerini söylerler. Bu onların enerji alanıma uyumlanmalarından dolayıdır. Saf sevginin enerjisine herkes ihtiyaç duyar. Hayvanlara bak, doğaya bak, çocuklara bak. Onlar sevgi enerjisini en iyi verenlerdir.

 

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar