SİYAH SÜT- ELİF ŞAFAK

 




1. Aşktan önce. Aşktan sonra. Çünkü aşk bir milat. Takvimlerin kendini sıfırladığı, saatlerin yeniden ayarlandığı an. Aşktan önce olan biten her şey –mişli geçmiş. Adeta yaşanmamış. Bir şekilde hafızaya sonradan alınmış. Aşktan sonra olan her şey şimdiki zaman. Öncesi ve sonrası olmayan.

Uzakları yakın, olmazları olur eden bir efsun aşk. İnsana tükürdüğünü afiyetle yalatan, ettiği tüm büyük lafları bir bir hatırlatan, bileğinden kavradı mı sarsan, sarstı mı bırakmayan bir yudumcuk efsun.

 

2. Simone de Beauvoir alışıldık önkabulleri bir kenara itti. Kadınların "çocuk doğurmayı tercih etmek zorunda bırakıldıklarını" işledi konuşmalarında ve yazılarında. "Tercihe zorlanıyordu kadınlar..." Cinsiyet eşitsizliğini içselleştirenleri, hele hele maçoluğu meziyet zannedenleri kıyasıya eleştirmekten geri durmadı. "Ne hikmetse, erkeklerin en vasatı, en sıradanı bile kendini bir kadın karşısında yarı-Tanrı zannediyor" derdi.

 

3.. Postnatal depresyona sadece "mutsuz" burjuva kadınların yakalandığını sanmak büyük bir hata olur. Sınıf, statü, din ya da "kentli-köylü", "eğitimli-eğitimsiz", "Batılı-Doğulu", "yeni anne-tecrübeli anne" ayırımı yapmaksızın tüm dünyada kadınları etkiliyor. Hali vakti yerinde birinde de çıkabiliyor, maddi zorluk çekende de. 

 

4. Eğer kadın zorlu bir hamilelik süreci geçirmişse, postnatal depresyona yakalanma riski artıyor.

 

5. Meğer insanın kendi kendini kandırmasıyla derinleşirmiş her depresyon.

 

6. Unutma, bir şey yapmaya  çalıştıkça, yapamama korkuna yenik düşersin.

 

7. Cehalet bulaşıcıdır. Cehalet salgın bir hastalık gibidir. Bir kez vücuda girdi mi bu virüs hızla yayılır. Onu durduracak tek bir aşı var: Kitaplar! Acilen dönelim kitapların dünyasına.

 

8. Dünya edebiyat tarihi yazarlık yapabilmek için benzer seçimler yapıp evlenmeyi büsbütün reddeden ya da erkek kılığına giren veya erkek takma ismiyle yazan kadınlarla doludur. Tabii bir de yeteneği ve azmi olduğu halde, sırf kadın olarak dünyaya geldiği için mumu çabucak sönen ya da hiç alev alamayanlarla...





 

9. İnsan duymak istediğini duyar. Öyle bir nokta var ki söze dökülemez artık hiçbir şey.

 

10. Tez olacak ki antitez olsun, ikisi çatışıp harmanlacak ki sentez doğsun...

 

11. Eninde sonunda varoluş demek tatminsiz ve tamahkâr olmak demektir. İnsan yetinmeyi bilmez.

 

12. Romancılık dünyanın en heyecanlı oyunlarından biridir. Büyümeyi baştan reddeden ve bir yanıyla daima çocuk ruhlu kalanların oynayabileceği. Kendi yalanlarına evvela kendin inanmalısın ki, başkalarını inandırabilesin kurgularına. 

 

13. Kendinden evvel bir başkasını düşünmeyi gerektirir annelik. Bir gün değil, iki gece değil. Daima.

 

14. Kız çocukların erkek çocuklar gibi ya da onlar kadar okumaya teşvik edilmediği, erkenden evlendirildiği ve en büyük işlevlerinin evvela "kocalarına karılık etmek" sonra da "çocuklarına annelik etmek" olduğunun öğretildiği bu dünyada, kadın yazarlar maça zaten beş-sıfır yenik başlarlar.

 

15.An'dan zaman doğurma sanatıdır roman. 

 

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar