BABİL’DE ÖLÜM İSTANBUL’DA AŞK / İSKENDER PALA

 



 

1. Demek ki insanlar niyetlerine göre iyi veya kötü, güzel veya çirkin olabiliyorlar, eşyaya bakış açıları da buna göre oluşuyordu.


2. Bezm ile rezm, yani eğlence ve savaş, sultanların ta Orta Asya'dan itibaren genlerinde taşıyıp getirdikleri iki duygu.


3. Hemen her sultanın, her paşanın çevresinde birkaç şair, sanatçı, hüner sahibi insan bulunurdu. Onlar sanatı ve sanatçıyı gözetirler, meydana getirdikleri eserlerin te'lif ücreti olan hediyelerini -onlar buna caize diyorlardı- hep hazır ederlerdi. Böylece sanatçı geçim sıkıntısı çekmez, sanat da devlet desteği bulmuş olurdu.


4. Gerçekten de bir okuyucu, sevdiği şairin bütün dizelerini okuduğu zaman onun nasıl düşüneceğini de bilebiliyordu.


5. Aşka methiyeler düzenleyen şairler alkışlanırken, bizzat âşık olanlar ayıplanıyor, işte bu yüzden aşk ile melamet (kınanmışlık) eski bir şark töresidir. Buna göre âşık, önce aklından kurtulmalı ve gönlünü ön plana çıkarmalıdır.





6. Akıl henüz insana hükmederken aşkta yücelmenin yolları kapalı durur. Çünkü akıl insana dünya ilgilerini, sevgili dışındaki varlıklarla ilişkileri ve onları önemsemeyi telkin eder. Oysa âşık sevgiliden başka en ufak bir şeyi önemsediği zaman gerçek aşka eremez. Sufiler bu yüzden önce nefislerini öldürürler, âşıklar da akıllarını.


7. Mavera ile göbek bağı bulunanların dışında bilgiyi hazmedebilen çıkmıyordu, insanlar hep güçten yana tavır koyarken kalplerindekini daima saklıyorlardı.


8. Roman bir ifşa, şiir ise bir yaradır ve yaraları teşhir etmek ancak acıyı çoğaltır.


9. "Sevgi, ruhların çeşitli yaratıklar arasında bölünmüş parçalarının birleştirilmesidir." diyordu, mıknatısların aksine aşk işinde benzerlerin birbirini çektiğini ve karşıtların birbirini ittiğini, bunun ruhlar arasında da olduğunu söylüyordu. Ona göre, aralarında doğal nitelikler bakımından bir uyuşma veya benzeşme olmayan iki kişinin birbirlerini sevmeleri mümkün olamazdı ve benzeşmelerin çokluğu oranında sevgi ve aşk da çoğalırdı. Şimdi kendisi onu düşünüyorsa, onun da kendisini düşündüğü bir zaman elbette var demekti.


10. Kazananların kaybettiğini, yok edenlerin yok olduğunu, doğanların öldüğünü görerek susuyordum.

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar