Yapısal Kişilik Modeli (Kişiliğin Yapısal Modeli)



Freud, bireyin kişiliğinin gelişimini anlamamızda önemli rol oynayan çok sayıda diğer sürükleyici güçlerin varlığından da söz etmektedir. Onun yapısal kişilik modeli, kişiliği ve insan zihnini 'id, ego ve süperego' olmak üzere üç farklı bölüme ayırarak zihnin nasıl çalıştığını izah eder.


1. İD

Her kişi bir İd'le doğar. Yeni doğmuş bir çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamak İd'in sorumluluğudur. Freud İd'in 'haz ilkesi' olarak bilinen bir şeye dayandığını iddia eder. Yani İd, sonuçlarını dikkate almadan belli bir anda nasıl iyi hissedecekse onu ister. İd için önemli olan hazdır, bunun haricindeki durumların ne olacağını ya da bu hazzı elde etmenin başka insanlar için nasıl sonuçlar doğuracağını pek umursamaz. Örneğin bir bebeğin herhangi bir yeri acırsa, bir şey yemek isterse, altının değiştirilmesi gerekirse ya da etrafındaki insanların ilgisini çekmek isterse, İD, bebeği istediğini elde edinceye kadar ağlamaya sürükler.


2. EGO

Kişiliğin diğer bir boyutu olan Ego, çocuğun ilk üç yıl içerisinde çevreyle olan ilişkisi sonucunda tabii olarak gelişmeye başlar. Bundan dolayı, Freud Ego'nun 'gerçekçilik ilkesine' dayandığını ileri sürer. Ego, zamanla etraftaki diğer insanların da istek ve aruzlarının olduğu gerçeğini, bencil ve dürtüsel davranışın zararla sonuçlanabileceğini fark eder. Ego hem İd'in ihtiyaçlarını karşılamak hem de gerçekçi olmak, yani içinde bulunulan koşulların gerçekliğini dikkate almak durumundadır. Örneğin, eğer bir çocuk uygun olmayan bir davranışı yapmadan önce iki kez düşünüyorsa, bu onun bu davranıştan dolayı ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçları anlamasından dolayıdır. Çocuğun bu hesaplı davranışı Ego'nun kendini hissettirmesinin bir sonucudur.


3. Süperego

Süperego, fallik evrenin sonlarına doğru, çocuk 5 yaşlarındayken gelişir. Süperego, kişiliğimizdeki içselleştirilmiş toplumsal değerleri, yani toplum ve ebeveynler tarafından bize verilen ve bizim onlardan edindiğimiz değer ve düşüncelerden oluşan bölümü temsileder. Birçok insan Süperego kavramını vicdanla eşdeğer görür; çünkü her iki kavram, neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veren kişilik boyutuna işaret etmektedir.





Freud'a göre tam anlamıyla sağlıklı bir kişide, 'Ego, İd ve Süperego'dan daha güçlü bir konumda olacaktır. Çünkü ancak böyle olursa, Ego içinde bulunulan durumun gerçekliğini dikkate alarak Süperego'yu rahatsız etmeden İd'in ihtiyacını karşılayabilecektir. Süperego'nun güçlü olduğu durumlarda, kişinin davranışı katı ahlaki kurallar çerçevesinde olacaktır. Eğer kişilikte İd güçlü olursa, kişi ahlaki kuralları dinlemeden kendi nefsini tatmin etme yoluna girecek ve bu davranış büyük bir kötülüğe sebep olabilecektir (örneğin, güçlü bir İd'in işareti olan tecavüz, birinin hazzı ahlaki değerlere tercih etmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır).


NOT: BU YAZI PSİKO 101 KİTABINDAN DEĞİŞTİRİLMEDEN ALINMIŞTIR. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar